Ebru Çavuşoğlu – İspanya
Fransızca “mélodrame” kelimesinden gelen “melodram”ın TDK sözlüğündeki tanımlarından bir tanesi şu şekildedir: “Çağdaş tiyatroda, duygusal ve acıklı olaylara dayalı bir oyun türü.” Acıklı, dokunaklı sıfatlarını taşıyan melodramın sinema dünyasındaki en iyi temsillerinden bazılarını bize sunan İspanyol sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri Pedro Almadóvar’dır. Filmlerinde müzik, dekor, renk gibi öğeleri de melodramatik kurguda başarıyla kullanan yönetmen tüm dünyada tanınmış bir isim haline gelmiştir. Hatırda kalan filmler listesinde La Pielque Habito (2011 – İçinde Yaşadığım Deri) ve Volver (2006 – Dönüş) kuşkusuz ilk sıralardadır.
Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü de dâhil olmak üzere birçok ödül alan Volver, 2007 yılında Oscar Ödülleri’ne de En İyi Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmiştir. Dikkatleri çekmeyi başaran senaryosu ve kurgusuyla film boyunca izleyicinin merakını canlı tutar. Filmde kadın karakterlerin ağırlığı oldukça belirgindir. Bu durum, duyguları rahatlıkla okunan karakterler yaratmış olsa da sırlarla dolu senaryosu ile izleyici beklenmedik anlara da tanıklık eder. Raimunda (Penélope Cruz) ve kız kardeşi Soledad’ın (Lola Dueñas) ölen anne ve babalarının mezarlarını temizledikleri sahneyle başlar film. Raimundo yoksulluk içinde yaşayan ve bir taraftan kızını yetiştirip diğer taraftan da evini çekip çevirmeye gayret eden bir annedir. Bunu elinden geldiğince gerçekleştirebilmek adına da hafta sonları dâhi çalışır. Kocası ise tam anlamıyla bir baltaya sap olamamış, işinden atılmış ve bir de üzerine öfkesi ve saldırganlığıyla faydadan çok zararı dokunan biridir. Daha da ileriye gider ve kızı Paula’ya tecavüz eder, Paula da kendisini korumaya çalıştığı esnada babasını öldürür. Bunun üzerine Raimunda derhal cesedi yok etmenin yollarını arar. Kız kardeşi Soledad ise kocası tarafından terk edilmiş ve yine mücadele içinde yaşamını devam ettirmeye çalışmaktadır. Sonrasında bir de ölen annelerinin hayaletinin hayatlarına girmesi ile her ne kadar normal olaylar dizisi gibi görünse de oldukça sıra dışı olaylar yaşanmaktadır. Genel olarak bakıldığında filmde kadın karakterler ve mücadeleleri ile zaafları ve korkaklıklarıyla boy gösteren erkekler karşımıza çıkar.
Kimi olumlu kimi olumsuz eleştiriler alan La Pielque Habito, Thierry Jonquet’in Tarantula adlı romanından uyarlanmıştır. Estetik cerrahı Dr. Robert Ledgard (Antonio Banderas) eşinin geçirdiği trafik kazasından sonra yanan derisini, yeni bir deri nakli yaparak iyileştirmek adına yıllarını vererek çalışır. Ancak yanan vücudunu gören eşinin intiharının ardından olaylar bambaşka bir hâl alır ve aile giderek hassaslaşır. Bu olaydan oldukça derin bir şekilde etkilenen kızının daha sonra tecavüze uğramasının ardından Dr. Ledgard’ın çalışmaları intikam almak yolunda ilerletmeye başlar. İşte bu noktadan sonra profesyonel yeteneklerini kullanıp intikam uğruna bir doktorun ne kadar ileri gidebileceğini şaşkınlıkla izlerken unutulmayacak bir deneyim izleyiciyi beklemektedir.
Sayısız ülkede tanınan ve yaptığı filmlerdeki üslubuyla şüphesiz kendi tarzını yaratmış olan İspanyol yönetmen Almodóvar, filmlerinde hikâye anlatımını zekice kullanarak tabu olarak nitelendirilen birçok öğeye korkusuzca değinen yönetmenlerdendir.