Fahrenheit 451 (Yön. Ramin Bahrani, 2018)
‘’Bu kitapların içinde ne var, söyleyeyim mi? Delilik.. Asiler, evrendeki yerlerini ölçmek istiyor, o yüzden gerçek olmayan insanlarla alâkalı bu romanlara bel bağlıyorlar…’’
Ray Bradbury’nin 1951 yılında biz dünya insanlarına armağan ettiği bilimkurgu romanı, edebiyat dünyasında yarattığı etkiyle sinema dünyasında da kendine kolaylıkla yer edindi. Böyle bir hediyeyi geri çevirmek olmazdı. Fahrenheit 451 (2018),1966 yılından 2018 yılına dek tam iki kez sinema tarihine adını yazdırdı.
Film, ilk olarak 1966 yılında Yeni Dalga Akımı’nın usta isimlerinden François Truffaut tarafından yönetilerek ‘’Fahrenheit 451-Değişen Dünyanın İnsanları’’ adıyla gösterime girmiştir. İlk versiyonunda kitabın dramatik kurgusuna sadık kalınmıştır. Kitapta da olduğu gibi, Guy Montag (Oskar Werner) Linda ile evlidir ve düzene uyumlu, çalışkan bir itfaiye görevlisidir. Film, ağırlıklı olarak Guy Montag’ın merkezinde gelişir. Dönemi ve şartları değerlendirdiğimizde oldukça başarılı bir iş olan Fahrenheit 451, özellikle oyunculukları ve efektleri bakımından görsel dinamiği kuvvetli bir film olarak bizlere sunulmaktadır. Dönemi değerlendirdiğimizde, imkânlar dahilinde ve teknolojik durumu da göz önünde bulundurduğumuzda Truffaut’un filmi başarılı bir biçimde kurgusal düzleme oturttuğunu söyleyebiliriz.
İkinci versiyonu HBO yapımı olarak karşımıza çıkan Fahrenheit 451, İran asıllı Amerika’lı yönetmen Ramin Bahrani’nin güçlü yorumuyla biz sinemaseverlere görsel haz yaşatır. Bu kez yine aynı şekilde kitabın olay örgüsüne sadık kalınmış, kurgusal düzlemde birkaç basit değişikliğe gidilmiştir; ancak karakterler bakımından farklılıklar vardır. Özellikle Michael B. Jordan’ın canlandırdığı Guy Montag, daha cesur, aktif, güçlü ve kendinden emin bir tiptir.
Filmde karakter dağılımı eşit kullanılmıştır ve hikâye içerisinde üç ana karakter birbirleriyle bağlantılıdır. 2018 yapımında, Guy Montag bekârdır ve dolayısıyla bir önceki filmde izlemiş olduğumuz Linda hikâyede yoktur. Böylelikle yönetmen, aşama aşama ilerleyen karakter ilişkilerini Linda’yı olay örgüsünden çıkartarak daha hızlı bir hâle getirmiştir.
İlk defa François Truffaut’dan Fahrenheit 451’ı izleyenler için film hakkında söylenebilecek en önemli şey, Truffaut’nun naifliğini Ramin Bahrani’den beklememeleri gerektiğidir; çünkü film, bu kez yoğun aksiyon ögeleri ve çatışma barındırır. Gelişen teknoloji ve elde edilen imkânlar vasıtasıyla hem efekt hem de kamera hareketleri bakımından hızlı bir Fahrenheit 451 izlemiş oluruz. Her an değişmekte olan yeni dünya düzeninde tam da ihtiyaç olunan zamanda filmin kırılma noktası yeniden inşa edilerek, seyirciyi aktif hâle getirir. Film, hareketli bir kurguya sahip olması sebebiyle de tür olarak aksiyon kategorisinde yer alabilir. Bu kez bol çatışma sahneleri, ateş silahları ve teknoloji harikası yapay zekâları da işlemiştir yönetmen. Filmi 1966 versiyonundan farklı kılan en önemli unsur şüphesiz ki teknolojik imkânlar ve kullanılan yeni nesil ögelerdir. Karakter isimlerinin, hikâye düzeninin ve dramatik yapının aynı kalması sebebiyle iki filmi de ele aldığımızda kendi aralarında geçiş sağlayabileceğimiz benzer kodlar hâlâ mevcuttur.
İrem Yavuzer