2 yıldır her ay tükenmeyen bir motivasyonla, Türkiye ve dünya sinemasında öne çıkan filmleri sinemaseverlerle buluşturan Boğaziçi Üniversitesi’nin sinema salonu SineBu, Temmuz ayında da yine dopdolu.
Temmuz’da SineBU’da Başka Sinema seçkisinden 12 film perdede olacak. Seçkideki 5 film ilk defa vizyon görecekken, Kieslowski’nin Üç Renk; MAVİ, BEYAZ, KIRMIZI üçlemesi ise büyük ekranda yeniden hayat bulacak. Tatilden dönenlere ise kaçırdıkları 4 filmi (Kedi, Hearthstone, Kaygı, Aşk ve Savaş) telafi etme şansı veriyoruz. Kısaca filmlere bakalım.
‘93 YAZI: Ayın SineBU’da öne çıkan filmi. Berlin FF Generation K+ jüri büyük ödülü ve GWFF en iyi ilk film ödülünü alan film; sinematografi, mizansen ve oyunculuk dallarında övgüler toplamakta. Evlatlık, anne-baba kaybı meseleleri etrafında dönen hikaye, sevgi ile yeniden hayata dönme fikrinin altını çizmeye çalışıyor. 2017 İstanbul FF’nden de jüri özel ödülünü alan filmi kaçırmayın.
LADY MACBETH: 1865 İngiltere kırsalında geçen bir hikaye. İsminden de anlaşılacağı gibi Shakespeare’in eseri Hamlet ile bağlantısı olan; esasen Nikolai Leskov’un novellası Mtsensk İlçesi’nin Lady Macbeth adlı anlatıdan modern bir yaklaşımla uyarlanan bir hikaye. Filmi önemli kılan birkaç nokta var. Öncelikle film 2016 San Sebastian FF’nde Fipresci ödülü sahibi ve başka önemli festivallerden yine jüri ödülleri var. Filmi eleştirmenler gözünde önemli kılan; ırk, sınıf ve cinsellik üzerine belirgin ve övülen bir yönetmen dokusu ile resmedilmiş olması. Hatta film için Victorian Noir güzellemesi bile yapılmakta. Politik olarak filmin yaptığı ve en çok konuşulan konumlanma ise “whitewashing” üzerine. Sinemadaki dönem dramalarında yaygın görülen, tarihsel tüm önemli kişilerin beyaz tenli oyuncular tarafından canlandırılmasına karşı cesur bir tavırla oyuncu kadrosunu oluşturmuş LADY MACBETH. Bu yönü ile eleştirildiğini bile söyleyen yönetmen, tüm filmi 500bin pound kadar bütçe ile çekerek benzerlerine kıyasla “bütçesiz” bir başarıya imza atmış. Filmi merakla bekliyoruz.
GENCO: Ayın en ayrıksı filmive hatta Yeni Türkiye ve Kürt sinemasında son yıllarda karşılaşabileceğiniz bir film değil. 28. Ankara FF’nden en iyi film ödülü ile dönen yönetmen Ali Kemal Çınar filmin hem yazarı hem de oyuncusu. Kürt sinemacı olmasının bir olağan eklentisi olarak yapılan “politik film” yapmadığı eleştirilerine yönetmen şöyle yaklaşıyor: Kürt sineması içinde; halayda herkesten ayrı figürler sergileyen biri gibiyim. Filmini komedi filmi olarak sınıflandırmaya sıcak bakmayan Ali Kemal Çınar, durumun “filmin belirgin mizah duygusunun olması” ile açıklanabileceğini düşünüyor. Film yapmak için bakanlık desteği beklemediğinin, filmine PR çalışması yapmadığının ve politik bir film arayışı olmadığının altını çizen yönetmen; Ortadoğu coğrafyasında esmerliğin, ister istemez filmin önüne geçmesinden şikayetçi. Sınırlı yeteneğe sahip bir süper kahramanın hikayesi olan GENCO’yu izlemek için, kısacası, epey sebebimiz var.
ROCK’N ROLL: Self-parodi türünde, günümüz Fransız sinema sektörüne içeriden bakış atan bir komedi. Filmin yönetmeni tanınmış oyuncu Guillaume Canet filmde kendini, orta yaş krizini oynuyor. Filmde rol alan diğer oyuncular da kendi karakterlerini canlandırıyorlar. Oldukça eğlence vadeden filmi merakla bekliyoruz.
PLANETARIUM: Fantastik drama türü ile ayın diğer merak uyandıran filmi. İkinci dünya savaşı öncesi atmosferde geçen film, ruhlar ile iletişim kurabilme üzerinden dönem sinema endüstrisine kadar geniş bir yelpazede anlatısını kuruyor. Bu yönü ile eleştirilen film güçlü oyuncu kadrosu ve yapımcısı DARDENNE kardeşler ile ön plana çıkmayı başarmış.
MAVİ-BEYAZ-KIRMIZI: Kieslowski için özgürlük, eşitlik ve kardeşliği simgelerken; bir röportajında bireyin -günlük hayat deneyimi adına soruyor: “do people really want liberty, equality, fraternity?” Bu sorunsal bile üçlemeyi yeniden izlemek için heyecan verici bir sebep sayılabilir.