Dans, müzik, zarafet ve şapkanın bir araya geldiği My Fair Lady filmi, dilbilimci Profesör Higgins’ın sokakta tanıştığı çiçekçi Eliza’ya üslup, görgü ve nezaket kurallarını öğretmesini konu alıyor. Profesör Higgins’ın deyimiyle asil mimari sütunlara oturmaya yakışmayan, sokakta çiçek satarak geçimini sağlayan ve sürekli bağıran bu küfürbaz kadının aldığı eğitim neticesinde zarif bir hanımefendiye dönüşmesini izlerken aynı zamanda Profesör Higgins’ın kıyafetleri kirli olan ve sürekli argo konuşan bu kaba kadının da duyguları olduğunu öğrenmesine şahit oluyoruz.
My Fair Lady, dönemin sınıf farklılıklarını oldukça sade ve eğlenceli bir dille izleyiciye aktarıyor. Bernard Shaw’un Pygmalion isimli oyunundan esinlenerek beyazperdeye uyarlanan film, kendinden sonraki birçok sinema filmine ve diziye ilham kaynağı olmuştur.