Hiçbir canlı türünü, ona zarar vermeden kontrol altına alamazsınız. O canlının kontrolü için doğallığını bozmalısınız. One Child Nation (2019) filmi de Çin’in uyguladığı nüfus politikasıyla doğallığı bozulan insanların nasıl zararlar aldığını gözler önüne seriyor. Üstelik Çin, dört koldan yaptığı propagandalarla, alınan zararların onların yararına olduğuna dair halkını ikna etmiş durumda. 2019 Sundance Film Festivali’nde ABD Büyük Jüri Ödülü’nü (Belgesel) kazanmış olan filmin röportajlarında gördüğümüz üzere, politikanın zararına maruz kalmış insanların büyük kısmı, nüfus kontrolü konusunda hala pozitif. One Child Nation filmi de bu algıyı kırmak için kolları sıvamış ve kendisinden sonra gelecek filmlere güçlü bir yol açmış.
Filmin yönetmenleri Nanfu Wang ve Jialing Zhang Çin’in yaptığı yarar propagandasıyla aynı fikirde değil. Wang verdiği röportajda tek çocuk politikasına dair insanların inandığı baskın anlatının, ekonomiye katkı sağladığıyla ve aksi halde bütün Çin’in açlıktan öleceğiyle ilgili olduğunu söylüyor[1]. Kıtlığın asıl sebebinin ise Mao’nun Great Leap Forward olarak adlandırılan başarısız sanayileşme politikasından kaynaklandığı belirtiyor. Yani tek çocuk politikasının insanlığa katkı sunma düşüncesinin sonucunda uygulandığını değil güçlü Çin hayaline ulaşmak için başarısız olunmuş bir stratejinin sonucunda uygulandığını düşünüyorlar. Filmin giriş sekansında yer alan anne karnı içindeki bebek görüntüsü ile Çin ordusu görüntülerinin eşleştirilmesi de bu yüzden. Eğer tek çocuk politikasının açlık sebebiyle uygulandığını düşünselerdi, bebek ile aç kalmış veya yemek yiyen insanları eşleştirebilirlerdi. Bunun yerine devletin gücünü temsil eden ordu ile güçlü Çin hayali temsil edilmiş ve bu hayalin anne karnındaki bebeğe yansımasının tek çocuk politikası olduğunun altı çizilmiş.
Filmi Wang ve Zhang birlikte kameraya alıyorlar fakat filmde Wang’a özel bir parantez açmanın faydası var. Çin’de doğup ABD’ye göç eden Wang, ilk çocuğuna hamile kaldıktan sonra Çin’in uygulamış olduğu politikayla ilgili ne kadar az şey düşündüğü ve bildiğini sorgulamaya başlar. Ailesiyle yaptığı konuşmalar sonucunda yeni şeyler keşfetmek ve insanlara tek çocuk politikasının aslında ne olduğunu anlatmak için bir belgesel yapmaya karar verir. Kendi tarzını bu filmde devam ettiren Wang, I am Another You (2017) filmiyle ilgili verdiği bir röportajda gazetecinin, “Filmlerinize kendinizi bir karakter olarak dâhil etmek tarzınız mı” sorusuna karşılık şu cevabı veriyor: ‘‘Hala anlamaya çalışıyorum. Filmlerin ikisi de tamamen farklı bir şeye dönüşen bir fikirle başladı ve ben bir şekilde hikâyelere daldım. Bu çok meraklı ve maceracı olma eğilimim ile ilgili olabilir. Filmlerin, beni deneklerin hayatlarının derinliklerine götürmesine izin veriyorum[2].’’ One Child Nation filminde ise Wang bu işe kökten bir çözüm bulmuş durumda. Kendisini filmin içinde bir özne olarak konumlandıran Wang, kişisel bir hikâyeye imza atarken aynı zamanda tüm dünyayı ilgilendiren bir meseleye cesaretli bir şekilde giriş yapmış.
Bu filmi değerlendirmenin birden çok seçeneği var. Bana en doğru gelen ise filmi amacına göre değerlendirmek. Wang filmin amacının insanların algısını değiştirmek olduğunu söylüyor. Bu konuda belgeseli güçlü kılan iki unsur var. Bunlardan biri, filmde tek çocuk politikasının işlemesinde görev almış önemli insanların röportajlarına yer verilmesi. Bu hem filmin etkileyicilik ve gerçeklik boyutunu yükseltiyor hem de başka insanların bundan sonra çekilecek belgesellerde konuşmasına teşvik sağlıyor, tabii ki bu insanların başına bir şey gelmezse. Belgeseli güçlü kılan diğer unsur ise öznelerle yapılan röportajların, samimi bir üslupla gerçekleşmiş olması. Wang röportajların bu şekilde geçmesini, orada büyümesine, onları tanımasına ve onlardan politikayı eleştirmelerini istememesine bağlıyor. Bu iki unsurun filmi amacına ulaştırabilmesi tartışmalı ama güçlü bir propaganda altında kalmış insanların algısını tek bir filmle değiştirebilmek çok gerçekçi bir hayal değil. One Child Nation filmi bize tek çocuk politikasının oluşturduğu olumsuz sonuçların sadece küçük bir kısmını gösterebiliyor. Buna benzer ve farklı olarak daha 1.000.000.000 hikâye var ve bunlar yavaş yavaş ortaya çıkacak.
Son olarak, filmi izledikten sonra Çin’i yargılamadan önce, kendimize ayna tutmanın faydalı olacağını düşünüyorum ve bununla ilgili sorular sormak istiyorum. Kaçımız evinde beslediği hayvanları kısırlaştırdık? Kaçımız bundan başka seçeneğimizin olmadığını düşünüyor? Hayvanları kısırlaştırmamızın aynı zamanda onlara yararlı geldiğine, kendimizi ve çevrenimizi ikna etmiş durumda mıyız? Yoksa bu iki konu birbirinden çok mu farklı? Ne dersiniz?
[1] https://www.npr.org/2019/08/13/750875479/one-child-nation-documentary-tells-explores-the-dark-side-of-chinese-policy
[2] https://www.rogerebert.com/interviews/hot-docs-2017-interview-nanfu-wang-on-i-am-another-you
Bu iki konu birbirinden cok farkli Okan Oskay.