Bu yıl 18.si gerçekleştirilen !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, çeşitliliğin birlikteliğinden ilham alarak çıktığı yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor.
!fÇocuk, !f Efsaneler ve !f Belgeseller gibi birçok seçki ile dopdolu bir program hazırlayan festival, 13 – 22 Eylül tarihleri arasında sinema severleri bekliyor.
21 Eylül günü !f İstanbul kapsamında gösterimi yapılacak yapımları buradan inceleyebilirsiniz.
21 Eylül Cumartesi
Kadın Olmanın Günahı / Kadıköy Sineması – 11.00
Yönetmen: Ümran Safter
Tür: Belgesel
Süre: 60 Dakika
Fil’m Hafızası Puanı: 9.0/10
Kadın Olmanın Günahı, Cumhuriyet Dönemi’nde Kadın Halk Fırkası’nı kurarak döneminin ötesinde ayrıksı fikirlere sahip, vizyoner bir feminist olan Nezihe Muhittin’in özyaşam öyküsüne odaklanan bir belgesel. Yönetmenliğini Ümran Safter’in yaptığı, senaryosunu Ahsen Diner’in yazdığı Kadın Olmanın Günahı, yalnızca tarih kitapları tarafından örtbas edilmeye çalışılan ve ısrarla anılmayan bir kadını, Nezihe Muhittin’i anmak ve tanıtmakla kalmıyor; aynı zamanda yaşadığımız coğrafyanın hala güncelliğini koruyan erk yapısına karşın “Ben buradayım!” diyen tüm kadınlar için de güçlü bir ilham kaynağı teşkil ediyor.
Psychobitch / Akasya – 13.00
Yönetmen: Martin Lund
Tür: Dram
Süre: 111 Dakika
Norveç’te bir lisede okulun popüler ve başarılı bir erkek öğrencisi Marius; sosyopat özellikler gösteren, intihara meyilli ve herkesin uzak durduğu bir kız olan Frida ile bir sınıf çalışmasında ekip olmaları için görevlendirilir. Aralarındaki ilişki giderek değişik bir aşka dönüşür. Ancak Marius gibi popüler bir çocuğun çevresindeki arkadaşlar ve Frida’nın bazı beklenmedik çıkışları hem ilişkilerini hem de okul hayatlarını giderek zorlayacaktır. Norveç sinemasından gösterildiği festivallerde kendisinden ilgiyle bahsettirmiş olan Psychobitch, bambaşka bir toplum gençliğinin portresini çıkarması açısından gerçekçi, ilginç ve seyri keyifli bir gençlik filmi. Özellikle iki oyuncusunun samimi performanslarını, hikayeye eşlik eden dinamik müzikler ve Kuzey Avrupa sinemasının kendine has görsel estetiğini de içinde barındırıyor.
The Last Tree / City’s 7 – 16.00
Yönetmen: Shola Amoo
Tür: Dram
Süre: 99 Dakika
Fil’m Hafızası Puanı: 8.0/10
Sundance Film Festivali Uluslararası Yarışma bölümünde açılışını yapan, Shola Amoo’nun ikinci uzun metraj filmi The Last Tree; bizi Nijerya asıllı İngiliz Femi ile tanıştırıyor. Yarı otobiyografik oluşu filmin duygusuna bambaşka bir derinlik katıyor. Hayatının üç farklı dönemini izlediğimiz Femi ile birlikte büyüyor ve toplumda kabul görme, dışlanma, kendini arama, ait hissetme kavramlarını sorguluyoruz. İngiltere’nin sakin bir bölgesinde bakıcı annesiyle büyüyen Femi, okulundaki tek siyahi çocuktur ve arkadaş grubunda kendini ait ve özgür hissetmektedir. 11 yaşına geldiğinde öz annesi Femi’yi almak istediğinde Femi bakıcı annesiyle kalmak istese de 2000’lerin İngiltere’sinin yasal düzenlemeleri Femi’nin isteklerine ters düşmektedir. Annesiyle birlikte banliyöde yaşamaya başlayınca, yeni bir düzene adapte olmakta zorlanır. 16 yaşında geldiğinde yetişkinliğe adım atmaya başlayan Femi, kendini ve hayattaki yerini sorgulamaya başlar. Kabul görme dürtüsünün artması ve gördüğü ırkçılığın verdiği özgüven sarsılmasıyla asileşen Femi, siyahi bir gangster gruba katılarak yeraltı dünyasıyla tanışıyor. Femi ile birlikte sorguladığımız olgular kendimiz için verdiğimiz kararlarda ne kadar özgür, ne kadar toplumun baskılarına yenik düştüğümüzü gösteriyor bize.
* The Last Tree filminin 21 Eylül Cumartesi 16.00 City’s Salon 7’de gerçekleşecek gösteriminden sonra yönetmen ve film ekibiyle soru-cevap yapılacaktır.
Forman Vs Forman / City’s 7 – 19.00
Yönetmen: Helena Třeštíková, Jakub Hejna
Tür: Belgesel
Süre: 78 Dakika
Fil’m Hafızası Puanı: 6.5/10
Çek Yeni Dalga Sineması’nın en güçlü isimlerinden biri olan ve 2018 yılında vefat eden yönetmen Miloš Forman’ın biyografisini izleyeceğimiz Forman vs. Forman, dünya prömiyerini mayıs ayında Cannes Film Festivali’nde yapmasından ardından eylülde !f seyircisiyle buluşmaya hazır! Çek yönetmenler Jakub Hejna ve Helena Trestíková tarafından gerçekleştirilen belgesel projesi, Amadeus ve One Flew Over the Cuckoo’s Nest ile Oscar sahibi olan başarılı yönetmen Miloš Forman’ın yıllarca süren politik ve artistik mücadelesine odaklanıyor. Yönetmenin oğlu Petr Forman’ın sesiyle hayat verdiği hatıralar ve arşiv görüntüleri vasıtasıyla Forman vs. Forman’da Miloš Forman’ın özgürlük yanlısı, mücadeleci ve sanatçı kimliğiyle yeniden tanışıyoruz.
Too Late To Die Young / Kadıköy Sineması 21.30
Yönetmen: Dominga Sotomayor
Tür: Dram
Süre: 110 Dakika
Fil’m Hafızası Puanı: 6.5/10
Too Late To Die Young, 1990 yılında Pinochet diktatörlüğünün yıkılmasından sonraki demokrasiye geçiş sürecinde, şehirden uzak dağlık bir bölgede bohem ve komün bir yaşamı benimsemiş olan ailelerdeki üç genç karakterin hikayesine odaklanıyor: Babasının seçtiği taşra yaşantısının boğucu ataletinde kendi yolunu arayan ve yetişkinlerin kasıtlı olarak geride bıraktığı şehir yaşantısına dönmeye hevesli 16 yaşındaki Sofía, Sofía ile arkadaşlıktan fazlasının hayalini kuran yaşıtı Lucas ve köpeği Frida’ya obsesyon derecesinde bağlı Clara. Detaylarında yatan ince işçilikle ve kusursuz oyuncu kadrosuyla Too Late to Die Young, bir anı filminden çok daha fazlası olmasının yanı sıra Sotomayor’un günümüz dünya sinemasının en heyecan verici seslerinden biri olduğunun da ispatı niteliğinde.
The Night Shifter / Kanyon 6 – 22.00
Yönetmen: Morto Nao Fala
Tür: Gizem
Süre: 110 Dakika
Dennison Ramalho ve Claudia Jouvin’in senaryosunu Marco de Castro’nun, “Ölüler Konuşmuyor” anlamına gelen (aynı zamanda filmin orijinal adı olan) “Morto Não Fala” isimli kısa bir öyküye dayanarak yazdığı The Nightshifter, duygusal yıkım ve fiziksel şiddet arasında mekik dokuyan dinamik yapısıyla oldukça dikkat çekici bir film. Büyük ve vahşiyane bir şehrin morgunda, gece vardiyasında çalışan Stênio’nun çalışma arkadaşları yalnızca canlı insanlardan ibaret değildir. Paranormal yetileri sayesinde ölülerle ettiği tehlikeli muhabbetlerin konusu Stênio’nun kişisel yaşamı ve ailesi özelinde şekillenmeye başladığında açığa çıkan tek şey sırlar olmayacak. Ölü bedenlerin kokusunu git gide daha yakından almaya başlayacağınız bir lanetin peşinden gitmeye hazır mısınız?