Azra Deniz Okyay’ın Venedik Film Festivali Eleştirmenler Haftası’ndan ödülle dönen ilk uzun metraj filmi Hayaletler, İstanbul’da bir elektrik kesintisi sırasında yolları kesişen dört insanın yaşamından kesitler sunuyor. Dansçı olmak isteyen genç bir kadın (Dilayda Güneş), Suriyeli göçmenlere yatak kiralayan ve antik binaları rant için patlatan bir adam (Emrah Özdemir), hapisteki oğlunu kurtarmak için para arayan bir anne (Nalan Kuruçim) ve feminist bir sanatçı (Beril Kayar), ülke genelinde isyanlara ve yağmaya sebep olan bir elektrik kesintisi esnasında birbirlerine denk geliyorlar.
Film yer yer radyo anonslarıyla göze sokulan Yeni Türkiye’nin inşaası etrafında kurulmuş bir evrene sahip. Her karakter bu Yeni Türkiye ile bir şekilde ilişkileniyor: Emrah Özdemir’in karakteri işbirliği ve rant, kadın karakterler ise artan toplumsal baskı ve direniş üzerinden. Ancak Azra Deniz Okyay, yıktığı binanın altında ölen, hatta başka bir kadın karakterin uyuşturucu kaçaklığının da üzerine kalmasıyla devlet tarafından terörist ilan edilen bu erkek karakterle sürekli altını çizdiği, son yıllarımıza damga vuran bu söylemden intikamını alıyor denebilir. Film bunu gizlemeye de çalışmıyor. Son dönem Türkiye sinemasında daha üstü kapalı şekilde düzen eleştirileri artarken, Hayaletler kendini hiç geri çekmiyor. Mesele ister taciz, ister göç olsun, lafını sakınmıyor.
Fakat filmin sorunlarından biri de bu kadar fazla çeşitli konuyu bir araya getirme gayretinde denebilir. Çünkü bu fazlalık karakterlerin dünyalarının daha ayrıntılı bir tasvirine izin vermiyor. Yeni Türkiye’nin ışığında elinden geldiğince fazla soruna ışık tutmaya çalışırken filmin dramatik yapısı yer yer sekteye uğruyor. Ancak bu fazlalık farklı bir açıdan değerlendirildiğinde anlamlı bir bütünlük de oluşturduğu söylenebilir. Filmde sıkça kullanılan yakın planlar gündemi bu kadar dağınık bir filmde bizi karakterlere odaklanmaya zorluyor. Zaten parçalanan ve dağılan bir düzenden enstantaneler sunan film, sinematografisi ile o kopan parçaları birbirine tutturmaya çalışıyor gibi gözüküyor. Bu noktada filmi bölerek araya giren telefon çekimi videolar ise hem evrenin kaotik hâline vurgu yaparken, öte yandan da filmin bir temaya odaklanamayışını da pekiştiriyor.
Risk alarak özgün bir anlatıma ulaşmış Hayaletler, dağınıklığına rağmen festivalde öne çıkıyor.