İran sineması karşılaştığı birçok engele rağmen, başta Venedik Film Festivali olmak üzere çeşitli festivallerde ilgi görmeye devam ediyor.
İran sineması, yönetmenlerinin hapse atılması gibi karşılaştığı birçok güçlüğe rağmen beğeni toplamayı sürdürüyor. Berlin, Cannes ve Karlovy Vary festivallerindeki dikkat çeken prömiyerlerin ardından Venedik Film Festivali’nde beş İran filmi seyirciye sunuldu. Buna ek olarak Cannes Film Festivali‘nin jürilerinden Asghar Farhadi‘nin yönettiği A Separation filminin yıldızı Leila Hatami, Venedik Film Festivali’nin ana jüri paneline seçildi.
“İran’dan Hiç Bu Kadar Çok Başvuru Almamıştık”
Venedik Film Festivali şefi Alberto Barbera, Venedik’te esen İran sineması rüzgarı için “İran’dan bu seneye kadar hiç bu kadar çok başvuru almamıştık. Buradaki paradoks, bu başvuruların İran rejiminin dünyadaki en muhafazakâr ve baskıcı rejimler arasında olduğu bir zamanda gerçekleşmesidir” ifadelerini kullandı. Alberto Barbera, İran’da ülkenin sert ekonomik koşullarının ateşlediği ayaklanmalara, yönetmenleri katı sansür yasalarına maruz bırakarak yanıt verdiğini söyledi.
Barbera, İranlı yönetmen Jafar Panahi’nin Venedik’te vizyona giren, kaçınılmaz engeller ve batıl inançların etkisiyle mücadele eden bir aşk hikayesini konu alan filmi No Bears’ı, “on yılın en iyi filmi” olarak nitelendirdi.
“Sinema, Toplumdan İlham Alır”
Panahi ve diğer muhalif yönetmen Mohammad Rasoulof, Tahran’da bulunan Evin Cezaevi‘nden İran sineması hakkında yaptıkları açıklamalarında, “yeniden yaratma umudunun” bir “varoluş nedeni” olduğunu söyleyerek “Sinema, toplumdan ilham alır ve buna kayıtsız kalamaz” ifadelerini kullandı.
Daha önce “Wednesday, May 9″ ve “No Date, No Signature” filmleri, Venedik Film Festivali’nin Horizons Bölümü‘nde gösterilen İranlı yönetmen Vahid Jalilvand, acı çekmenin sinematografik bir potansiyel taşıdığının altını çizerek “Batı’daki ve ABD’deki sanatçılar drama aramak zorunda. Ama İran’da drama var. Sadece onu bulup toplamamız gerekiyor” dedi.
Polisten kaçan bir kadınla karşılaşınca hayatı değişen görme engelli bir adamın hikayesini anlatan “Beyond the Wall” filmiyle Venedik Film Festivali’nde yarışan Vahid Jalilvand, filminin İran toplumunun bir yansıması ya da portresi olmadığına dikkat çekerek onu “dünyanın bir portresi” olarak nitelendirdi.
Venedik’in Horizons Bölümü‘nde prömiyer yapan bir başka İran filmi “World War III”, Houman Seyedi yönetmenliğinde bir günlük işçinin, sevgilisini gizlice sette barındırmak zorunda kalmasını konu ediyor. Filmin dağıtımcısı Mohammad Atebbai, baskı altındaki İran sinemasının, tüm dünyada odak noktası olmasını değerlendirirken “Yetkililerin film yapımcılarına uyguladığı baskılar ve kısıtlamalar nedeniyle gelecek yıl hangi filmleri izleyicilerle buluşturabileceğimizi kimse bilmiyor” ifadelerini kullandı.
Ezgi Karaarslan