Başrollerini Winona Ryder, Dermot Mulroney ve John Gallagher Jr.’ın paylaştığı Gone in The Night (2022), tekinsiz bir gecenin ertesinde devam eden gizemi konu edinmektedir.
Durağan ilişkilerini doğa tatiliyle renklendirmek isteyen Max, şehirden uzakta bir inzivaya çekilmeyi planlar. Oysa aranılan sükunetin aksine karşılaşılan ilk şey kiraladıkları evin başka bir çift tarafından ele geçirilmesi olur. Ertesi gün aniden ortadan kaybolan Max büyük bir sırrı da beraberinde götürür. İşler Kath açısından hiç de parlak görünmemektedir. Konfor alanını binbir zorlukla bırakan kadın takıntı haline gelen sorular, orta yaş krizi, güvensiz bir ilişki çevresinde yeniden kapana kısılmıştır. Kaybolan erkek arkadaşını bulmak için canhıraş bir hâlde şehre geri döner; ancak Max’in kayboluşuyla birlikte yeni bir bilinmezliğin ilk adımları duyulur.
Eli Horowitz’in kadın erkek ilişkilerini güvensiz bir gerilimle ele aldığı film tam da türüne yakışır bir noktadan seyirciyi yakalıyor. Duygusal beraberlik kavramını itaatsizlik hissiyle harmanlayan, romans hâlini etkilen yaş farkına değinen ve yer yer femme fatale- villain çekiciliğini özgürce kullanan yönetmen alışık olduğumuz kodları farklı alternatif bir sonla seyirciye sunuyor.