Evlenip çoktan çoluk çocuğa karışmış lise arkadaşları, hamile olmadığı hâlde tüm hayatını buna programlamış bir kız kardeş ve henüz doğmamış torunları için kendi elleriyle beşik tasarlamış müstakbel bir dede…
Ruth (Sonja Bennett), çevresini ebeveynlik ruhuyla sarıp sarmalayan bu insanların arasında, hayata neredeyse yaban kalmıştır. Lise yıllarından itibaren, yaşadığı bölgenin süpermarketinde kasiyerlik yapmaya hâlâ devam eden ve artık 35’inde olan Ruth’un yaşamında, aslında liseden bu yana pek de bir şey değişmemiştir. Alışkanlıkları, uçarılığı, rahatlığı devam etmektedir ancak alenen yaşadığı dışlanmışlık sebebiyle mutsuzdur da. Lisedeki kızlar grubuna kendince uyum sağlamaya çalışsa da, egemen olan ‘anaç’ mentalite onu, çok önem verdiği arkadaşlık bağı konusunda çoktan saf dışı bırakmıştır bile.
Arkadaşlarına benzeyemeyen, anne olmayı aklından dahi geçirmeyen Ruth; tam da bu sırada, aslında bütünüyle kontrolü dışında gelişen bir yalanın kahramanı oluverir bir anda. ‘Kendi’ hâlindeyken kabul görmeyen bu genç kadının yüzüne kapatılan tüm kapılar, hamile olduğu yalanıyla yaşamaya başladıktan sonra eskiden olduğu gibi sıcacık dost kucağına dönüşür.
Son derece zeki bir mizahla yaratılan senaryonun yazarı, aynı zamanda Ruth karakterine de hayat veren Sonja Bennett’in kendisi. Bennett, yeni doğum yaptığı zamanlarda yaratmaya başladığı bu öyküyü yapımcı arkadaşı Kevin Eastwood’a, belki bir film okulunda değerlendirilir diye vermiş. Ancak Eastwood okuduktan sonra senaryoyu çok beğenip, filmi kendisi yapmaya karar vermiş. Jacob Tierney de yönetmen koltuğuna geçmiş ve izlerken bizi kahkahaya boğan Hamileler Diyarı (Preggoland, 2014) ortaya çıkmış.
Kanada yapımı olan bu film; öyküsünün ironisini ıskalamayan reji anlayışı ve dinamik oyuncu performanslarıyla da bütünleşince tadından yenmez bir komedinin -düşük bütçeyle dahi olsa- nasıl da başarılı bir yapıma dönüşebildiğinin en güncel kanıtlarından biri. Çoğunluğu tanınmamış oyunculardan oluşan ekibin en bilinen isimleri, Ruth’un kız kardeşi Hilary’i canlandıran Lisa Durupt ve babası Walter’ı oynayan James Caan ile süpermarketin temizlikçisi Pedro rolündeki Danny Trejo ise, bu projede yan rollerde.
Filmin en önemli başarısı, öykünün sonunda Ruth’u da bu anaç kervana eklemlememiş, kendinden uzaklaştırmamış olması. Aksi takdirde kişisel tercihlerinle ve olduğun gibi sevilmediğin bir dünyada, zaten dostluktan kim söz edebilirdi ki?