Duvarlara, kapılara, kendisine karşı kavgaya girişmiş bir adam: Lieutenant Fontaine’in (François Leterrier) hikâyesi, Un condamné à mort s’est échappé ou Le vent souffle où il veut . Bresson, filmine altına imzasını da attığı “Bu gerçek bir hikâyedir. Yaşananları tüm çıplaklığıyla anlattım.” ifadesi ile başlar. Ardından savaş esiri Fontaine’in her fırsatta kaçmaya yeltendiğini görürüz. Cesaret, filmin kilit kelimesidir ancak Fontaine’in sahip olduğu sadece bu değildir. Fontaine cesaretin yanında, aklını ve diğer duygularını da kontrol edebilen dengeli bir insandır. Hapishanede bir kaşık bulan kendisini, İncil bulan arkadaşından daha şanslı sayacak kadar da alaycıdır. Bresson’un da II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından Fransız Direnişi’nin bir üyesi olarak hapsedildiği düşünülürse, başta bahsedilen “tüm çıplaklığıyla” ifadesinin altı dolacaktır.
[tooplay file=”http://filmhafizasi.org/videos/AManEscaped.mp4″ type=”mp4″]