Kan davasından kaçmak için köy köy dolaşan Şevket yine de düşmanlarından kurtulamamış ve vurularak öldürülmüştür. Kocasını kaybettikten sonra ailenin tüm yükü üstüne kalan Döndü, bir yandan yoksullukla, bir yandansa bitmek tükenmek bilmeyen kan davasıyla baş etmek zorundadır. Erol Taş’ı ve Kadir Savun’u üstlerine yapışan iyi-kötü adam rollerinin zıt kutuplarında izlediğimiz film, taşralı bir kadını canlandıran Türkan Şoray’ın güzelliğinden feragat ettiği ilk film olarak hatırlanmaktadır. 95 yaşında hayata veda eden usta yönetmen Ömer Lütfi Akad, prodüksiyon sorunları nedeniyle filmi tam olarak kafasında tasarladığı şekilde gerçekleştiremediğinden dem vursa da, oyuncu yerleşimi, sosyal mesajları ve emsallerinden farklı kamera kullanımıyla sinemamızda farklı bir noktada duran Ana, yönetmenin filmografisine damgasını vuran ‘Anadolu Üçlemesi’nin habercisi olarak kabul edilmiştir.