Örneklerini çok az gördüğümüz Litvanya Sineması’ndan çıkan “arthouse” görünümlü bir bilim kurgu harikası olan Vanishing Waves için !f İstanbul’un bu yılki en büyük sürprizi diyebiliriz. Yapay ağ transferi üzerine bilimsel bir çalışmada yer alan Lukas, komadaki bir hastanın bilincine girebilmek için baştan aşağı sensörlerle kaplanarak zihinsel bir yolculuğa çıkar. İlk başta oldukça karışık gelen görüntüler yavaş yavaş berraklaşarak güzel bir kadının varlığını ortaya çıkarır. Lukas, görev bilincini umursamayarak aşkın ve tutkunun koreografisinin inşa edildiği bu evrene kendini kaptırır. Kristina Buozyte imzalı yapım, yarattığı evrenle ilk dakikasından son anına kadar izleyiciyi görsel açıdan hipnotize altına alıyor. Sinematografisi ve sanat yönetimiyle ön plana çıkan film, fütüristik tasarımlarıyla ve erotizm dolu sekanslarıyla Kubrick, Bergman, Resnais filmlerinin ustalığında bir zihinsel deneyim yaşatıyor.