Fil'm Hafızası
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon – Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu – Fantastik
    • Biyografi – Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku – Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik – Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç – Gizem
    • Western
    Prince of Darkness (1987)
    Film Önerileri

    Prince of Darkness (1987)

    İpek Ömercikli
    5 gün önce
    Decision To Leave (2022)
    Film Önerileri

    Decision To Leave (2022)

    Ayşe Yapışık
    6 gün önce
    Other People’s Children (2022)
    Drama

    Other People’s Children (2022)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
    Dead of Winter (2025)
    Suç - Gizem

    Dead of Winter (2025)

    İrem Yavuzer
    2 hafta önce
    No Other Choice (2025)
    Film Önerileri

    No Other Choice (2025)

    Fil'm Hafızası
    2 ay önce
    Twilight (1990)
    Korku - Gerilim

    Twilight (1990)

    İrem Yavuzer
    2 ay önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • Ayvalık Film Festivali 2025
    • 32. Altın Koza
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • Film Analizleri
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosyalar
    • Röportajlar
    Mavi ve Dingin: Hiver à Sokcho (2024)
    Eleştiri - İzlenim

    Mavi ve Dingin: Hiver à Sokcho (2024)

    Selin Tanyeri
    3 gün önce
    Alkan Avcıoğlu ile Post Truth (2025) Hakkında Söyleşi
    Röportajlar

    Alkan Avcıoğlu ile Post Truth (2025) Hakkında Söyleşi

    Tuba Büdüş
    3 gün önce
    Anti-Western: McCabe & Mrs Miller (1971)
    Eleştiri - İzlenim

    Anti-Western: McCabe & Mrs Miller (1971)

    İpek Ömercikli
    4 gün önce
  • HABERLER
    Güven Kara’nın Kısa Filmi CAN’a Atina’dan Ödül
    Haberler

    Güven Kara’nın Kısa Filmi CAN’a Atina’dan Ödül

    Elif Arı
    19 saat önce
    James Cameron: “Avatar Serisinde Yapay Zeka Kullanmadık”
    Haberler

    James Cameron: “Avatar Serisinde Yapay Zeka Kullanmadık”

    Evin Arslan
    2 gün önce
    Ready or Not 2: Here I Come Fragmanı Yayınlandı
    Haberler

    Ready or Not 2: Here I Come Fragmanı Yayınlandı

    Elif Arı
    3 gün önce
  • KISA FİLMLER
    A Kind of Testament (2023)
    Kısa Filmler

    A Kind of Testament (2023)

    Büşra Yayla
    7 gün önce
    Adisyon (2025)
    Kısa Filmler

    Adisyon (2025)

    Günsu Akçatepe
    3 ay önce
    Teamül (2023)
    Kısa Filmler

    Teamül (2023)

    Günsu Akçatepe
    3 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Film Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon – Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu – Fantastik
    • Biyografi – Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku – Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik – Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç – Gizem
    • Western
    Prince of Darkness (1987)
    Film Önerileri

    Prince of Darkness (1987)

    İpek Ömercikli
    5 gün önce
    Decision To Leave (2022)
    Film Önerileri

    Decision To Leave (2022)

    Ayşe Yapışık
    6 gün önce
    Other People’s Children (2022)
    Drama

    Other People’s Children (2022)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
    Dead of Winter (2025)
    Suç - Gizem

    Dead of Winter (2025)

    İrem Yavuzer
    2 hafta önce
    No Other Choice (2025)
    Film Önerileri

    No Other Choice (2025)

    Fil'm Hafızası
    2 ay önce
    Twilight (1990)
    Korku - Gerilim

    Twilight (1990)

    İrem Yavuzer
    2 ay önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • Ayvalık Film Festivali 2025
    • 32. Altın Koza
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • Film Analizleri
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosyalar
    • Röportajlar
    Mavi ve Dingin: Hiver à Sokcho (2024)
    Eleştiri - İzlenim

    Mavi ve Dingin: Hiver à Sokcho (2024)

    Selin Tanyeri
    3 gün önce
    Alkan Avcıoğlu ile Post Truth (2025) Hakkında Söyleşi
    Röportajlar

    Alkan Avcıoğlu ile Post Truth (2025) Hakkında Söyleşi

    Tuba Büdüş
    3 gün önce
    Anti-Western: McCabe & Mrs Miller (1971)
    Eleştiri - İzlenim

    Anti-Western: McCabe & Mrs Miller (1971)

    İpek Ömercikli
    4 gün önce
  • HABERLER
    Güven Kara’nın Kısa Filmi CAN’a Atina’dan Ödül
    Haberler

    Güven Kara’nın Kısa Filmi CAN’a Atina’dan Ödül

    Elif Arı
    19 saat önce
    James Cameron: “Avatar Serisinde Yapay Zeka Kullanmadık”
    Haberler

    James Cameron: “Avatar Serisinde Yapay Zeka Kullanmadık”

    Evin Arslan
    2 gün önce
    Ready or Not 2: Here I Come Fragmanı Yayınlandı
    Haberler

    Ready or Not 2: Here I Come Fragmanı Yayınlandı

    Elif Arı
    3 gün önce
  • KISA FİLMLER
    A Kind of Testament (2023)
    Kısa Filmler

    A Kind of Testament (2023)

    Büşra Yayla
    7 gün önce
    Adisyon (2025)
    Kısa Filmler

    Adisyon (2025)

    Günsu Akçatepe
    3 ay önce
    Teamül (2023)
    Kısa Filmler

    Teamül (2023)

    Günsu Akçatepe
    3 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Film Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
Fil'm Hafızası
No Result
View All Result
Home Sinema Yazıları Liste

Arzum Yaşamı Seçti: İntihar Kararından Yeni Bir Yaşama

Tuba Büdüş Tuba Büdüş
4 yıl önce
Liste, Sinema Yazıları
Okuma Süresi: 8 min
0
0
Arzum Yaşamı Seçti: İntihar Kararından Yeni Bir Yaşama
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Uzun,  meşakkatli ve bol kapanmalı bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Yeni bir yıla sayılı günler kala herkesin yeni umutlara, başlangıçlara ihtiyacı vardır hiç kuşkusuz. Fakat kimi zaman umudu bulmakta zorlanır, onu çok uzaklarda ararız. Oysa umut, hep çok yakınımızda bir yerlerdedir. Bazen bir filmin, şarkının ya da şiirin içinde bile saklı olabilir. Bazen küçücük bir replik, birkaç dize veya alt alta sıralanmış satırlar hiç olmayacağı kadar sarsabilir insanı. Aniden beliren bir hayal, uzun süren suskunluktan sonra dile gelmişçesine çalan telefonun sesi, geride kalanların akıbetine dair merak duygusu ya da sadece bir kez daha yenilme isteği yaşama bağlar bireyi.

Bu uzun, zorlu ve her şeyin sarpa sardığı bir yılın ardından herkesin yaşama tutunmak için bir işarete ihtiyacı olabilir. Bu noktada dikkatinizi birkaç filme çekmek isterim.

The Piano (Yön. Jane Campion, 1993)

Ada, piyanosuyla ilişki kurmasını sağlayan parmaklarından birini yitirmiştir. Parmağını yitirmek onun için dilini, kalbini, ellerini, ayaklarını yitirmek gibidir. Altı yaşında konuşmayı bırakıp piyano çalmaya başlayan Ada, aslında parmağını kaybedince sonsuz sessizliğe gömülmüştür. Ada, artık piyanosundan da kendisinden de kurtulmak ister. Ve okyanusta yol almakta olan tekneden piyanonun atılmasını ister. Zira kendi de her zaman olduğu gibi onunla birlikte gidecektir. Piyanonun ayaklarına bağlı ip sarmalına ayağını geçirerek ölüme birlikte gitmektir niyeti. Öyle de olur. Önce piyano ardından Ada, dipsiz suyun içinde hızla yol alır. Ada, göbekten bağlı olduğu piyanosunun peşinden kendini bırakıverir sonsuzluğa. Lakin geride kızı ile âşık olduğu adamı bırakmıştır. Bir yanda piyanosu diğer yanda kızı ve sevdiği adam… Ada, ayağına doladığı göbek bağından son anda kurtularak tam tersi istikamete kulaç atmaya başlar. Zira artık bir türlü kesemediği göbek bağından kurtulma zamanı gelmiştir. Ada, suyun yüzüne çıkıp yeni bir hayata doğarken çocuk sesiyle şöyle der:  “Arzum yaşamı seçti.”

Listemize de ismini veren bu unutulmaz replikle yaşama, yeni başlangıçlara kapı aralayan The Piano (1993) Campion’nun başyapıtı olarak başarısını birçok ödülle taçlandırmış bir yapımdır.

Trois Couleurs: Bleu (Yön. Krzysztof Kieślowski, 1993)

Julie, ruhundaki ve bedenindeki yaralar henüz çok tazeyken gitmeye karar vermiştir. Zira henüz birkaç gün önce yitirdiği eşini ve kızını çok geç kalmadan yakalamak, onlara kendini unutturmamak ister adeta. Kim bilir? Belki de düşündüğü şey öte dünyada buluşmak da değildir. Yüreğindeki acıdan başka bir etken yoktur belki de bu kararı vermesinde. Çünkü öylesine fevri öylesine plansızdır. Julie, avucuna doldurduğu ilaçları bir nefeste içmeye çalışır. Her şey bir anda olsun ister. Tıpkı eşinin ve kızının bir anda yok olması gibi. Ama öyle olmaz. Yapamaz. Geride bırakacağı bir sevgilisi, evladı, ailesi olmamasına rağmen yapamaz üstelik. Tüm eksikliklerine, acısına, riyakârlığına, acımasızlığına rağmen yaşamı seçer Julie. Ağzından çıkardığı hapları hemşireye göstererek “Yapamadım!” der. Yapamadım… Her ne kadar kelime, yapısında olumsuzluk barındırsa da taşıdığı anlam bakımından olumludur. Julie, yaşama tutunmayı, savaşmayı, hoşgörüyü, cömertliği, tevazu göstermeyi seçmiştir.

Kieślowski’nin üç renk üçlemesinin en nadide parçası olan Trois Couleurs: Bleu (1993), yaşama olan tutkuyu ağdasız, gösterişsiz bir noktadan sunmasıyla başyapıtlar arasında kendine sarsılmaz bir yer edinmiştir. Ama filmin bu başarısının arkasındaki esas gücün, müzikleri olduğunu unutmamak gerek. Mavi rengin her bir anına sirayet ettiği filmin, akılları baştan alan müziklerini hafızalardan silmek mümkün değildir.

Gegen die Wand (Yön. Fatih Akın, 2004)

Sahnemize oldukça etkileyici bir parça eşlik eder bu kez. Görkemli intiharına bizi tanık edecek olan Sibel, müzik çalara bir CD koyar. Yusuf Taşkın’ın “Ağla Sevdam” yorumu sahneye arka fon olur böylece. Sibel, hiç uzatmadan banyoda görür işini. Biz ise oldukça uzaktan, odanın diğer ucundan, kapı aralığından şahit oluruz bu bol kanlı eyleme. Ne var ki her ne kadar büyük çabalarla kurmaya çalıştığı hayatı biraz önce ellerinden kayıp gitmiş olsa da gitmek değildir Sibel’in amacı. Sadece canını yakmak istemiştir. Tıpkı Cahit ile tanıştığı gece olduğu gibi. Ölüme karar verdiğindeki kadar ani bir kararla da yaşamayı seçer. Zira Sibel’in yaşayacağı daha çok acı, hayal kırıklığı ve yenilgi vardır. Sibel, bu dünyadaki çilesini doldurmaya daha yeni başlamıştır. Hayat denilen şeyin kendisi zaten içinde bolca acı taşımaz mı?

Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanan Gegen die Wand (2004) iki intihar girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasıyla başlayan ve başka intiharlarla, cinayetlerle, pişmanlıklarla, hayal kırıklıklarıyla devam eden bir yanıyla da her şeye rağmen yaşamayı salık veren bir film olarak hafızalarda yer eder.

Wristcutters: A Love Story (Yön. Goran Dukić, 2006)

Bu kez karşımızda bir açılış sahnesi vardır. Zia adlı karakter yatağından kalkarak pikaba Tom Waits’in plağını koyar. Sonra da odasını itinayla toplamaya girişir. “Dead and Lovely” parçası eşliğinde temizlik yapan Zia’nın yeni bir hayata başlama aşamasında olabileceğini düşünmek mümkündür. Öyle itinalı ve kusursuz bir toparlamadır bu. Sanki tüm hayatı boyunca bozduklarını düzeltme niyeti vardır altında. Lakin bu hazırlığın sonu banyoda biter. Zira Zia’nın banyoda ufak bir işi kalmıştır. Ne var ki malum iş, oldukça kanlıdır. Öylesine kanlıdır ki geriye döndürülemez hiçbir şey. Gidiş bileti tek yön basılmıştır ne de olsa. Karakterimiz kendine reva gördüğü diğer dünyadaki sefil hayatına başlar böylece. Başlar başlamasına ama… Pişmanlık bakidir.  Peki, geri dönüş mümkün müdür? Zia, ancak öte dünyada arzularını özgür bıraktığında başarır bunu. Bir aşk ile ölümü seçen Zia, bir diğer aşkla yaşamı seçer.

Goran Dukić, her ne kadar açılış sahnesinde ölümü güzelliyormuş gibi yapsa da öte tarafa reva gördüğü atmosfer ile kimsenin gitmek istemeyeceği bir dünya sunar seyirciye. Yaşamı, yeni başlangıçları, tekrar âşık olmayı, ikinci bir şansı kutsayan Wristcutters: A Love Story (2006) efsane müzisyen Waits’in varlığıyla bir kat daha anlamlanmaktadır.

Teströl és lélekröl (Yön. Ildikó Enyedi, 2007)

Mária, tüm çabalarına rağmen sevdiği insana; boşlukta salınan ruhuna ev sahipliği yapacak olan bedenin sahibine kendini ifade edememiştir. Oysa öylesine çok yol kat etmiştir ki ruhunu konuk edebilmek için o bedene. Aynı rüyayı paylaşabilecek kadar uyumlulardır çünkü. Biri bedeni diğeri de ruhu temsilen bir bütün olmayı delicesine arzular aslında. Fakat anlaşılamamalar ya da yanlış anlamalar sonucu her şey sarpa sarmıştır. Nihayetinde Mária, arzularının boşa çırpındığı bir dünyada daha fazla kalmak istemez. Zira boşlukta salınan ruhu acı çekmektedir. Her zamanki titizliğiyle banyoda kendine ölmek için oldukça etkileyici bir ortam yaratır ve… Oluk oluk akan kan acı çeken ruhuna adeta can suyu gibi gelir. Ne var ki müzik eşliğinde ölümü beklerken önce plakçalar bozulur sonra da telefon çalar. Telefonun diğer ucundaki kişinin kim olduğu aşikârdır. Zira o telefon sadece o kişi için alınmıştır. Mária, hiç tereddüt etmeden telefona, arzusuna, yaşama koşar.

Prömiyerini yaptığı Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ile başarısını taçlandıran Teströl és lélekröl (2007) bedensel bir eksiklikle başa çıkmaya çalışan Endre ile ruhsal anlamda kendini ifade etmekte zorlanan Mária’nın çabasına odaklanan bir yapımdır. Lakin özgür olan geyikler ile tutsak olan hayvanların da tüm bu ruh ve beden ikilemine ortak edilmesinin filmi çok daha özgün bir yere getirdiğini de eklemek gerekir.

Oslo, August 31st (Yön. Joachim Trier, 2011)

Anders, uzun bir tedavi (arınma) sürecinden sonra tekrar şehre (Oslo’ya) gelir. O küçük ama kendisi ile birlikte otuzlu yaşlara adım atmış neslinin nice anı biriktirdiği şehre. Ne var ki Anders, uzun bir ayrılık sürecinden sonra kavuştuğu şehre karşı hiçbir şey hissetmez. Daha doğrusu hissettiği tek şey onun suyunda kaybolmak, böylece şehrin her bir zerresine karışmaktır. Cebine doldurduğu ve kucakladığı taşlarla göletin içinde gözden kaybolur. Öylesine sakin ve olağan bir şeymiş gibi yapar ki bunu… Filmin hiçbir anında olmayan duygu sömürüsü bu sahnede de kendini hissettirmez. Lakin Anders, aynı buz gibi haliyle tekrar sudan çıkar. Bir süreliğine de olsa geçmişinde biriktirdiği her şeyin sahibi olan şehri turlamak, anıları yâd etmek, geçmişin bıraktığı açık kapılardan içeriye sızmak, çimlerin üzerinde uyumak ister. Evet, Anders, bir süreliğine intihardan vazgeçer. Kendisine, şehre ve hayata bir şans daha verir. Lakin bu hayata dönüş, çok uzun soluklu olmaz. Anders’in suyun içinden çıkması adeta yeniden doğum gibidir. Anne karnındaki sıvıdan nefes nefese dışarıya çıkar. Gel gör ki Anders, bu ikinci hayatta kendine sadece bir günlük ömür biçmiştir. Kim bilir? Bizim için o bir günlük ömür, Anders için bir ömre bedel de olabilir. Tıpkı kelebekler gibi.

Deneyimli yönetmen Joachim Trier’in ikinci uzun metrajı olan Oslo, August 31st (2011) yazın son gününden Oslo’ya ve bir bağımlının hayatına bakan, anılarla hemhal olan bol ödüllü bir filmdir.

You Were Never Really Here (Yön. Lynne Ramsay, 2017)

Joe, hayattaki tek varlığını, sırdaşını, can yoldaşını, annesini ebedi uykusuna yatacağı yere yollamak üzeredir. Lakin bir yetişkin olmasına rağmen annesi ile arasındaki göbek bağını koparamamış bir bireydir Joe. Bu nedenle annesinden ayrılması, bağımsız bir hayatta tek başına yola devam edebilmesi mümkün değildir. Joe, annesini göle bırakırken ceplerine doldurduğu taşlar nedeniyle onunla birlikte dibe doğru yol alır. Rahim içinde anne ile iletişim ağı olan göbek bağı, rahmi temsil eden gölde de görevini sürdürür. Joe, annesinin dışarı sarkan sarı saçlarının ardından ölüme, annesine, ebediyete doğru huzurla süzülür. Ne de olsa geride kimse kalmamıştır. Ne var ki annesinin sarılıp sarmalandığı cesedinin yerine Joe’un karşısında Nina belirir. Nina, bir nevi annenin yerini almıştır. Joe, Nina’nın kendisiyle birlikte dibe doğru hızla ilerlediğini görünce, onu kurtarmak için vazgeçer her şeyden. Zira geride bıraktığı ve ona ihtiyaç duyan biri olduğunu hatırlar. Cebindeki taşları çıkarır ve yukarıya doğru kulaç atar.

Joe, annesini bırakarak sonunda göbek bağını koparır ve özgürleşmiş bir birey olarak rahmi temsil eden gölün içinden yeni bir hayata adım atar. Prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nde Joaquin Phoenix’e En İyi Erkek Oyuncu, Lynne Ramsay’e ise En İyi Senaryo ödüllerini kazandıran You Were Never Really Here’ın (2017) bir kurgu harikası olduğunu da pekâlâ söyleyebiliriz.

 

Tuba Büdüş

1985 yılında dünyaya geldi. Henüz ilkokul yıllarında yazmaya ve sinemaya olan ilgisini keşfetti. Bir süre sonra yazmak da sinema da onun için bir tutku haline geldi. Marmara Üniversitesi'nde Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim dalı Sinema dalında yüksek lisansını tamamladı. 2015 yılında sinema hakkında yazmaya başladı. 2025 yılında SİYAD'a (Sinema Yazarları Derneği) kabul edildi. Her geçen gün sinema dünyasında yeni şeyler keşfederek hayata tutunuyor. İzliyor, yazıyor, okuyor ve dünyayı geziyor. Ve bir vegan olarak hayvan haklarını savunuyor.

Etiketler: August 31stBeden ve RuhBilek Kesenler: Bir Aşk Hikayesiduvara karşıfatih akıngegen die wandgoran dukichead onHiçbir Zaman Burada DeğildinIldiko Enyediintiharjane campionjoachim trierkrzysztof kieslowskilynne ramsayon body and soulOsloOslo 31 AğustosTeströl és lélekrölThe Pianothree colors: blueTrois Couleurs: Bleuüç renk: maviWristcutters: A Love Storyyaşama sevinciyou were never really here
Tuba Büdüş

Tuba Büdüş

1985 yılında dünyaya geldi. Henüz ilkokul yıllarında yazmaya ve sinemaya olan ilgisini keşfetti. Bir süre sonra yazmak da sinema da onun için bir tutku haline geldi. Marmara Üniversitesi'nde Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim dalı Sinema dalında yüksek lisansını tamamladı. 2015 yılında sinema hakkında yazmaya başladı. 2025 yılında SİYAD'a (Sinema Yazarları Derneği) kabul edildi. Her geçen gün sinema dünyasında yeni şeyler keşfederek hayata tutunuyor. İzliyor, yazıyor, okuyor ve dünyayı geziyor. Ve bir vegan olarak hayvan haklarını savunuyor.

YazarınDiğer Yazıları

    Alkan Avcıoğlu ile Post Truth (2025) Hakkında Söyleşi

    Alkan Avcıoğlu ile Post Truth (2025) Hakkında Söyleşi

    4 Aralık 2025
    36.Ankara Film Festivali Ulusal Kısa Film Yarışması Filmleri Günlükleri-2

    36.Ankara Film Festivali Ulusal Kısa Film Yarışması Filmleri Günlükleri-2

    19 Kasım 2025
    Kirpik (2025) Filmi Üzerine Doğa Kılcıoğlu ile Söyleşi

    36.Ankara Film Festivali Ulusal Kısa Film Yarışması Filmleri Günlükleri-1

    18 Kasım 2025
Sonraki Yazı
Selman Nacar İki Şafak Arasında 39. Torino Film Festivali En İyi Film Ödülü

"İki Şafak Arasında" 39. Torino Film Festivali'nde "En İyi Film" Seçildi

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editörün Seçtikleri

Alkan Avcıoğlu ile Post Truth (2025) Hakkında Söyleşi

Alkan Avcıoğlu ile Post Truth (2025) Hakkında Söyleşi

Tuba Büdüş
4 Aralık 2025

Bir Başka Yas Anlatısı: En Güzel Cenaze Şarkıları (2025)

Bir Başka Yas Anlatısı: En Güzel Cenaze Şarkıları (2025)

Büşra Soylu Küçükkaya
28 Kasım 2025

Tüketim Kültürüne Alternatif Bir Bakış

Tüketim Kültürüne Alternatif Bir Bakış

İrem Yavuzer
24 Kasım 2025

Evliliklerde Güç ve İktidar: The Roses (2025)

Evliliklerde Güç ve İktidar: The Roses (2025)

Yaşar Gülveren
20 Kasım 2025

Eddington (2025)

Eddington (2025)

Serkan Kalender
19 Haziran 2025

  • Hakkımızda
  • Gizlilik Politikası
  • KVKK
  • Çerez Politikası
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

No Result
View All Result
  • Fil’m Hafızası – Keşfetmenin Keyfi
  • Hakkımızda
    • Hakkımızda
    • Ekibimiz
    • Gönüllülük İlanları
  • Film Önerileri
    • Aksiyon – Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu – Fantastik
    • Biyografi – Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku – Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik – Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç – Gizem
    • Western
  • Sinema Yazıları
    • Ayvalık Film Festivali 2025
    • 32. Altın Koza
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • Film Analizleri
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosyalar
    • Röportajlar
  • Haberler
  • Kısa Filmler
  • Spotify
    • Podcasts
    • Playlists
  • Etkinlikler
    • Dinner Talks
    • Film Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • Galeri
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In