Shaun of the Dead (2004)
Zombi filmleri arasından bu türe duyduğu saygıyla sıyrılan Shaun of the Dead, bir yandan zombi filmlerinin tarihine kanla yazılmış bir aşk mektubu gönderen bir sevgili, bir yandan da çok sevdiği bu filmlerle kıyasıya dalga geçmeden duramayan yaramaz bir çocuk gibi. Wright ve Pegg’in önce Is It Bill Bailey? ve Spaced gibi televizyon yapımlarında birlikte çalışmaları, muhtemelen dünyadaki en iyi zombi komedi filminin ortaya çıkmasını sağlamış.
Shaun of the Dead sadece zombi filmlerinin klişelerini alıp kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda Wright’ın ayrıntılara takıntı düzeyinde verdiği önemi, Pegg’in benzersiz mizahıyla harmanlıyor. Shaun of the Dead, her izlendiğinde yeni bir detay keşfedebileceğiniz ve bu yüzden de tekrar izlenebilirliği çok yüksek bir film. Özellikle bu listedeki filmlerle kendinizi zombi filmlerinin tarihine kaptırdığınızda Shaun of the Dead’in bu tarihe ne kadar saygı duyarak hazırlandığını net bir şekilde anlayabiliyorsunuz.
Train to Busan (2016)
Erken dönem zombi filmlerinin patlama yapmasından sonra, yaşayan ölüler bir süre televizyon dizilerinde boy göstererek beyaz perdeden uzaklaştılar. Train to Busan eski tarz zombi dram öğeleri, basit ama zekice ortam kullanımı ve gerçekten korkunç zombileriyle sinemayı bu yaratıklarla tekrar bir araya getirmeyi başarıyor. Filmde bir baba ve onun genç kızını, Güney Kore’deki bir zombi salgınından kaçtıkları korkunç bir tren yolculuğunda izliyoruz. Trenle birlikte salgından etkilenen kompartımanların sayısı da artıyor. Kendinizi özdeşleştirebileceğiniz – ve nefret de edeceğiniz – karakterle dolu Train to Busan, kaçışın zor olduğu kapalı alanları heyecan etkisi oluşturmada akıllıca kullanıyor. Böylece kurgulanan aksiyon sahnelerinde şekilsiz, hızlı hareket eden zombilerin ne kadar korkutucu olabileceğini görmemizi sağlıyor. Train to Busan, televizyonda insanların ölülerin hükümdarlığındaki dünyada nasıl hayatta kaldıklarını yıllarca izledikten sonra, yaşayan ölülerin sinemaya dönüşünün hakkını fazlasıyla veren bir film.