Bir kapı görevlisi olarak çalışan Henry işinden kovulduğu gece, meteliksiz bir halde, Jake’in kapısını çalar. Niyeti hem daha önce borç verdiği arkadaşından parasını almak, hem de baskıya henüz vermediği kitabı hakkında Jake’in görüşlerini dinlemektir. Birisi yazar, diğeri fotoğrafçı olan iki eski dostun şakalaşmakla tartışmak arasında gidip gelen sohbetleri geceye yayılarak aşkın, sanatın ve dostluğun sorgusuna dönüşür.
Başrolünü Jerry Orback’la paylaşan Al Pacino, yönetmen koltuğunda da tatmin edici bir performans sergiliyor Chinese Coffee’de. Ira Lewis’in tiyatro oyunundan uyarlanan film, ağırlıklı olarak tek mekanda geçse de zaman zaman araya giren geçmişe dair pasajlar öykünün monotonluğunu kırmayı başarıyor. İki özgün karakter yaratan ve yazarlık – yoksulluk – dürüstlük kavramlarına örgün bir sorgulamayla yaklaşarak seyirciyi de düşünme sürecine dahil edebiliyor. Chinese Coffee’yi iki usta oyuncunun karşılıklı döktürdükleri bir film ziyafeti olarak nitelemek mümkün.