Her çocuğun hayal dünyası ve o dünyada keşfe çıktığı bir serüven vardır. Yeterince cesur olursan o dünyada bambaşka renklerle karşılaşır ve hiç olmadığı kadar özgür hissedersin kendini. Coraline de yeni taşındıkları evlerinde meraklı bakışlarla çevreyi tararken Alice Harikalar Diyarındaki gibi küçük bir kapı keşfeder. Buradan içeri girerek bambaşka bir dünyayı keşfeden Caroline, o dünyanın pembe parıltılarının yanı sıra aynı zamanda korkunç gerçekliğiyle de karşılaşır. Tıpkı tatlılardan çöreklere, pastalara, kurabiyelere kadar birbirinden leziz yiyecekleri yedikten sonra karnımıza giren kramplar gibi Caroline için de bu dünyanın bedeli ağır olacaktır. Sürreal bir görüntüler eşliğinde yaratılan korkunç dünya yönetmen Henry Selick tarafından müthiş bir sinemasal dille anlatılır. El yapımı yüz elli set oluşturularak, iki yüz elli kukla ve oyuncağın kullanıldığı Coraline (2009), her ne kadar çocuklar için bir animasyon filmi olsa da yetişkinleri de absürt ve bir o kadar rahatsız edici bir dünyaya sürükler.