Life Is Sweet (Mike Leigh, 1990)
”Andy: Nasıl buldun?
Wendy: Andy, bu bir hurda parçası.
Andy: Ama dikkatli baksana, bir kişiliği var!”
Hayatın gerçek ve zor yönlerini son derece yumuşak bir tonda, çeşitli absürt anlatımlara başvurarak eğlenceli bir biçimde anlatan Life Is Sweet, 1990 yapımı bir İngiliz komedisi. Yönetmeni Mike Leigh, hayatın gerçekten de filmin adında olduğu gibi tatlı yüzüne odaklanmayı tercih ederek sıkıntılı durumları veya kişilikleri bile sempatikleştirmeyi başarıyor. Life Is Sweet genel hatlarıyla aslında size şu mesajın hatırlatmasını yapıyor: Başımıza her şey gelebilir, hayatta her şey mümkün. Bu yüzden oturup tasalanmaktansa yaşadıklarımıza gülerek karşılık vermek en iyisi!
Kuzey Londra’da banliyöde yaşayan işçi sınıfına mensup bir ailenin yaşam kaygılarını ekonomik sıkıntılar, kimlik arayışları, ideolojiler, kişisel rahatsızlıklar gibi birçok açıdan izleyiciye sunan film, trajikomik bir hikayeyle karşımıza çıkar. Profesyonel bir şef olan Andy, artık iş hayatıyla ilgili olarak kendine ait bir girişim yapmak istemektedir. Bu hayalle kendi yiyeceklerini satabileceği ve küçük bir işletme yaratabileceği bir karavan satın alır. Eşi Wendy, bu girişimden Andy kadar umutlu olmasa da onun projelerine ve hayallerine artık alışmış vaziyettedir. Wendy ve Andy genç yaşta evlenmiştir ve hayata dair birçok dersi, zorlukları birlikte aşarak öğrenmişlerdir. Andy biraz sakar ve hatta beceriksiz bir adamdır ama her zaman bir şeyler yapmaya karşı istekli ve hırslıdır. Onun bu hali zaman zaman karısını zorluyor olsa da aynı zamanda da epey eğlendirmektedir.
Weny küçük çocuklara eğitim veren bir dans öğretmenidir. Ayrıca da bebek kıyafetleri satan bir mağazada tezgahtarlık yapmaktadır. Bunlara ek olarak yeni bir restoran açan arkadaşı Aubrey’e garsonluk yardımı yapmayı kabul eder. Komik bir kadındır ve hayattaki çoğu şeyi tiye alır. Dalga geçen mizacına rağmen kırıcı değildir, sevgi dolu ve yumuşaktır. Evin yirmili yaşlarındaki iki kızı Natalie ve Nicola ise birbirine oldukça zıt, kendine has özellikleriyle filme renk katan enteresan karakterler olarak karşımıza çıkar. Natalie sakin ve saygılı bir kızdır. Tesisatçılık yapar, sıra dışı olmayan hobileri vardır, boş vakitlerinde erkek arkadaşlarıyla takılmaktan keyif alır. Flörtle ve romantizmle pek işi yoktur. En büyük hayali Amerika’ya seyahat etmek ve orada yeni fırsatlar yakalayabilmektir.
Nicola, Natalie’nin ikizi olmasına rağmen ona hiç benzemez. Sürekli sigara içer, ideolojik nedenlerden dolayı bir işe girip çalışmayı reddeder, çevresindekileri sık sık kapitalist veya faşist fikirlere yakın davranmakla suçlar, kafası karışıktır, flörtözdür, dış görünüşüne fena halde takıntılıdır ve ilerleyen sahnelerde öğreneceğimiz üzere ciddi derecede yeme bozukluklarına sahiptir. Dört aile üyesinin de özelliklerine bakıldığında her birinde hayatın içinden, güncel ve olağan kaygılara rastlarız. Ekonomik problemler, hayattaki amacı bulma, hayaller ve tutkular, endişeler ve yetersizlik hissi gibi birçok tanıdık duygu aslında hepimizin yaşamında var olan gerçeklerdir. Yönetmen Mike Leigh ise filminde bu gerçeklikleri sert bir dil ve dramatik temayla aktarmak yerine komikliklere ve normalleştirme algısına başvurarak ele alır.
Yağmur Baki