Dün sabah 11.00’de başlayan film gösterimleri, korku filmi sevenler için gece 2’ye kadar sürdü. Gün içinde biraz film, biraz sohbet ve eylem arası derken gala gösterimi ve gece yarısı çılgınlığıyla festivalin ilk günü herkese istediği şekil kendine uydurduğu havadan esti. Bilet kuyruklarına rağmen son dakikada yer bulurum umutları ve güneş mi var fırtına mı çıkacak kafa karışıklığıyla ilk günden sinemaseverlere kalan, festival zamanının özlediğimiz o tatlı telaşı oldu.
“MAVİ BONCUK” YÜZLERİ GÜLDÜRDÜ Festivalin Türkiye sinemasının 100. yılına özel hazırladığı “Bu İkiliye Dikkat” bölümünde yer alan Ertem Eğilmez klasiği Mavi Boncuk filminin, İstanbul Film Festivali ve Kansersiz Yaşam Derneği işbirliği ile kanser hastaları ve aileleri için özel gösterimi yapıldı. Gösterim öncesi vakfın temsilcilerinden Deniz Çay, kısa bir sunum yaparak kanser hastalıklarında erken teşhisin önemine değindi ve hastalıkla mücadelede farkındalığın artması için benzer etkinliklerin devamının gelmesi dileğinde bulundu. Eski filmlerdeki hüzünle karışık neşeyi özleyenler için Mavi Boncuk, bugün Atlas Sineması Salon 2’de 16.00’da gösterilecek.
HEM UTANIYORUZ, HEM DE SEVİYORUZ “Türkiye’de Sinemada Neler Oluyor” söyleşilerinin ilki “Türk Sinemasında Fantastik ve Korku” yönetmen Can Evrenol ve sinema yazarı Engin Ertan’ın katılımıyla dün İstanbul Modern’de gerçekleşti. Söyleşide Türkiye’deki korku sinemasının geçmişten bugüne olan gelişimi, korku ve fantastik türündeki yerli denemeler ve seyircinin korku sineması algısı tartışıldı. Evrenol “Türk sinemasında korku ve fantastik denilince Dabbe, Semum gibi gişe yapan başarılı filmlerimiz var; fakat korku sinemamızdan hem utanıyoruz, hem de bu filmleri seviyoruz” yorumunda bulundu. Söyleşide korku filmlerinin alt türleri ve dünya sinemasından örneklerle korku ve fantastik sinemamız karşılaştırılırken; Şeytan, Badi, Dünyayı Kurtaran Adam gibi tüm “kabul görmeyen” fakat belli bir hayran kitlesi oluşturmuş kült filmlerin popülaritesine değinildi. Evrenol, Exorcist’in Türk versiyonu olan Şeytan ve diğer yerli uyarlamaların yurtdışındaki başarısında Dünyayı Kurtaran Adam’ın 90’larda yeniden keşfedilmesinin büyük rol oynadığını düşündüğünü, bu kırılma noktasından sonra bu tarz Türk filmlerini sahiplenmeye başladığımızı dile getirdi. Engin Ertan ise bu değişimin fantastik Türk sinemasında yaşandığına; korku sinemamızda ise son on yılda görülen gişe başarısı ve yükselişe rağmen seyircinin ve hatta film eleştirmenlerinin hâlâ korku sineması yapamayacağımıza dair güvensizliğine ve bu filmleri ciddiye almayışına dikkat çekti. Türkiye’de neden kaliteli fantastik ve korku filmlerinin çıkmadığı sorusu üzerine yapılan tartışmada, Alman ekspresyonist filmleri Nosferatu ve Dr. Caligari gibi örneklerde görüleceği üzere sinemanın ilk yıllarından itibaren birbirinden beslenen sanat sineması ile korku sineması formülünün kendi sinemamızda da yapılması; en önemlisi türün oluşturduğu ruh, cin gibi genel korku öğelerinden çok ülkede yaşanan Gezi Parkı olayları gibi daha güncel korkularımız üzerine eğilmemiz gerektiği vurgulandı. Dinleyiciler arasında bulunan Seyhan Bilir, görüntü yönetmenliğini yaptığı Dabbe, Semum ve Dabbe 2 filmlerinin kamera arkası ve hazırlık evresi hakkında bilgi verdi.
DAYANIŞMA SÜRÜYOR Dün 17.30’da, Emek Sineması Platformu’nun çağrısıyla Emek Sineması’nın yıkılmasını protesto eden sinemaseverler basın açıklaması için toplandı. 5 yıldır sürdürdükleri mücadeleye devam eden Emek Sineması Platformu, Emek Sineması’nı yeniden, bulunduğu yerde yapılmasını öngörmeyen hiçbir projeyi kabul etmediklerini yeniden vurguladı. Sinema yazarı Senem Aytaç’ın okuduğu basın açıklamasında “çevre binalarda oluşan zararlar nedeniyle tehlike oluşturan, işçilerin can güvenliğini yok sayan bu yasadışı inşaatın bir an evvel durdurulması” talep edildi.
FRIEDKIN’IN YILLAR SÜREN MÜCADELESİ Restore edilmiş kopyasıyla ilk kez 2013 Venedik Film Festivali’nde gösterilen William Friedkin’in temposunu hiç kaybetmeyen kült filmi Sorcerer / Dehşetin Bedeli filmi dün ilk kez İstanbul’da izleyiciyle buluştu. Yönetmen Friedkin’e göre çok sevdiği ve aynı zamanda çok zor çektiği, kendi dönemde pek ilgi görmeyen bu filmin yeniden gösterime girmesi, Hz. İsa’nın Lazar’ı diriltmesi gibi bir şey. Filmin bir sonraki gösterimi 7 Nisan Pazartesi günü Atlas Sineması Salon 2’de 11.00’de ve son gösterimi ise 20 Nisan Pazar günü 19.00 seansında Feriye Sineması’nda yapılacak.
SIFIR TEORİSİ VE KEFARET’E İLGİ BÜYÜK 2012’de Berlin’den Gümüş Ayı ile dönen uzun metrajı Tabu ile uluslararası alanda tanınan Portekizli yönetmen Miguel Gomes’in kısası Kefaret’in gösterimine İstanbul Film Festivali’nde de yoğun ilgi vardı. Atlas Sineması’nda büyük bir kalabalığa sebep olan bir diğer film usta yönetmen Terry Giliam’ın son filmi Sıfır Teorisi’ydi. Atom Egoyan’ın Şeytan Düğümü filmi ve Altın Ayı’lı Kara Kömür İnce Buz da biletleri tükenen seanslar arasındaydı.
Festivalin programı bu yıl yer verdiği klasik filmlerle ayrı bir dikkati hak ediyor. Eskimiş, yıpranmış filmlerin yenilenmiş dijital kopyalarıyla yer aldığı Aslı Gibidir, Rus yönetmen Aleksei German’ın filmografisinin tamamını içeren Savaş ve Hatıralar: Aleksey German Filmleri, bu yıl festivalden Onur Ödülü alan Marin Karmitz’in şirketinin filmlerinden bir seçki olan MK2 – 40. Yıl, ve 1. Dünya Savaşı ve Krizdeki Modernite bölümlerinde hem eskilerden vazgeçemeyen sinema tutkunları hem de festival takip etmeye yeni başlayanlar için kaçırılmaması gereken filmler yer alıyor. Bu İkiliye Dikkat bölümü ile de farklı bir bakışla sinemamızın yüzyıllık tarihinden bir özet izlemek mümkün.
KAZIM ÖZ VE EMİN ALPER’LE POLİTİK SİNEMA Türkiye’de sinemanın 100. yaşını “Bu İkiliye Dikkat” adlı bölümle kutlayan festivalin bu bölümle paralel olarak düzenlediği ikinci sohbet “Politik Sinemamız Ne Durumda?” bugün 16:00’da İstanbul Modern’de yönetmenler Kazım Öz ve Emin Alper’in katılımıyla gerçekleşecek.
“BU İKİLİYE DİKKAT” FİLMLERİ Göç, yolculuk, belirsizlik, beklenti, umut, hayal, korku gibi işledikleri ortak temalarla Tunç Okan’ın Otobüs’ü ile Kazım Öz filmi Fotoğraf’ın 19.00 ve 21.30 İstanbul Modern seanslarındaki arka arkaya gösterimlerini kaçırmayın.
BİR JAPON MASALI İzleyiciyle ilk kez Toronto Film Festivali’nde buluşan, bol ödüllü yönetmen ikili Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti’nin ikinci uzun metrajlı çalışması Ningen masal ve alegoriyi aynı potada eriten şiirsel bir film. Yönetmenler Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti Feriye Sineması’nda 13.30’da filmin gösteriminden sonra izleyicilerin sorularını yanıtlayacaklar.
FİLM ÇEKMEYE DEVAM! Sinema yapma tutkusunu bir çılgınlık (yer yer delilik!) biçimi olarak işleyen ve çok düşük bütçelerine, deneyimsiz yönetmenlerine rağmen şaşırtıcı bir yetkinlik sergileyen Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak ve Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi festivalin “Bu İkiliye Dikkat” bölümü altında eşleştiler. Emre Akay ve Hasan Yalaz’ın birlikte yönettiği Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi, kadın düşmanı/sadist yönetmen Tuğra Kaftancıoğlu’nun “çarpıcı” bir film çekme macerasını müthiş bir kara mizahla birleşerek anlatıyor. Filmin bugün Beyoğlu Sineması 16.00’daki seansına yönetmenlerden Emre Akay katılacak.
YUNAN YENİ DALGASINDAN BAŞARILI BİR ÖRNEK Alexandros Avranas’ın yazıp yönettiği 2013’ün uluslararası alanda en çok ses getiren Yunan filmi Şiddet Güzeli, 11 yaşındaki kızlarının doğum gününde intihar etmesi üzerine sessiz kalan bir ailenin dramını konu alıyor. Başrolünde İstanbul doğumlu Themis Panou’nun yer aldığı film, oyuncuya Venedik Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu dalında Volpi Kupası’nı ve Alexandros Avranas’a En İyi Yönetmen ödülünü kazandırdı. “Mayınlı Bölge” bölümünün dikkat çeken filmlerinden Şiddet Güzeli’nin Atlas Sineması 19.00’daki gösterimine Alexandros Avranas ve filmin başrol oyuncularından Eleni Roussinou katılıyor.
SON MUTLU AİLE FOTOĞRAFI Ödüllü sinema ve tiyatro yönetmeni Andrea Pallaoro’nun bol ödüllü ilk uzun metrajlı filmi Medealar festivalin “Yeni Bir Bakış” bölümünde festival seyircisiyle buluşuyor. Çalışkan ve cesur mandıracı Ennis ile kulağı duymayan karısı Christina’nın, sıkıntıları arttıkça birbirlerinden ve beş çocuklarından adım adım kopuşunu anlatan filmin prömiyeri Venedik Film Festivali’nin “Ufuklar” bölümünde yapıldı. Feriye Sineması 19.00’daki gösterime katılacak olan Andrea Pallaoro filmle ilgili merak edilen konuları açıklayacak.
MANAKİ KARDEŞLER’İN KÜLTÜR MİRASI Balkanların ilk sinemacıları Yanaki ve Milton Manaki’nin restore edilen 50 kısa filminin tümü, Türk sinemasının 100. yılı vesilesiyle festivalde gösteriliyor. Atlas Sineması Salon 3’te 21.30’da yapılacak ilk gösterimin ardından ayrıca Manaki Kardeşlerin kültür mirası üzerine 13 Nisan Pazar günü bir söyleşi de gerçekleştirilecek.
Festivalde Yarın
BİR AİLENİN BİRBİRİNE YABANCILAŞMA HİKÂYESİ Andrea Pallaoro’nun pastoral bir aile portresinden bir ailenin adım adım parçalanışına dönüşen hikâyesiyle bol ödüllü filmi Medealar yabancılaşma, samimiyet, tutku, umutsuzluk ve gönül yarasının nasıl algılandığını mercek altına alıyor. Bugün festival izleyiciyle buluşan filmin yönetmeni Andrea Pallaoro yarın Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda 13.30’daki gösterime de katılacak.
KOMEDİ İLE DRAM ARASINDA BİR YERDE The Full Monty’nin yapımcısı Uberto Pasolini, ikinci yönetmenlik denemesi Durgun Hayat’ta kimi kimsesi olmayan kişiler öldüğünde onların akrabalarını araştıran sıradan sosyal hizmet görevlisi John’un hayatını perdeye aktarıyor. Venedik Film Festivali Ufuklar ve Eleştirmenler bölümlerinde En İyi Yönetmen ödülünü alan Uberto Pasolini festivalin konuğu olarak Atlas Sineması’nda 19.00’daki gösterime katılacak.
SURİYE’DEKİ İÇ SAVAŞ VE DEVRİMCİ GENÇLER Dünyanın en saygın belgesel film festivallerinden IDFA’nın bu yıl açılış filmi olan ve Sundance Film Festivali’nde Dünya Sineması–Belgesel dalında Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan Humus’a Dönüş, Suriye’nin Humus şehrinden devrimci gençlerin bir portresi. Yönetmen Talal Derki üç yıl boyunca biri milli takım golcüsü, diğeri kameraman iki yakın arkadaşı pasif direnişten silahlı mücadeleye doğru takip ediyor. NTV Belgesel Kuşağı’nın öne çıkan yapımlarından Humus’a Dönüş’ün Beyoğlu Sineması 19.00’daki gösterimine katılacak yönetmen Talal Derki “Savaş Zamanı Belgesel Yapmak” adlı bir söyleşi de gerçekleştirecek.
JAPON MASALINDA “İNSAN”I ARAMAK Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti, ikinci uzun metrajlı filmleri Ningen’in ikinci gösterimi için yarın Atlas Sineması’nda 19.00’daki gösterime katılacaklar.
İSVEÇ’TEN KAÇMA HAYALLERİ Ester Martin Bergsmark’ın partneri Eli Leven’in yazdığı kitaptan uyarladığı Rotterdam Kaplan Ödüllü filmi İnceldiği Yerden Kopsun, androjen Sebastian ve onun kanatsız meleği, deri ceketli hetero genç adam Andreas’ın hikâyesini anlatıyor. Festivalin yeni bölümlerinden “Nerdesin Aşkım” kapsamında izlenebilecek filmin Feriye Sineması 21.30’daki gösterimine Ester Martin Bergsmark konuk oluyor.
ANILAR ARASINDA ÖZEL GÖSTERİM Festival kapsamında özel bir gösterimle izleyicilerle buluşacak olan Aykan Safoğlu’nun Oberhausen Kisa Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü kazanan kısa filmi Kırık Beyaz Laleler, zenci ve eşcinsel yazar kimliğiyle tanınan James Baldwin’in İstanbul’da geçirdiği uzun zamanı merkezine alan kurgusal bir diyalog olarak tasarlandı. Atlas 3 21.30’daki gösterime filmin yaratıcısı Aykan Safoğlu katılacak. Kırık Beyaz Laleler, Isaac Julien’in Langston’ı Ararken filmiyle birlikte gösteriliyor.
KİM KORKAR EURIMAGES BAŞVURUSUNDAN? Köprüde Buluşmalar kapsamında her yıl olduğu gibi bu yıl da Film Geliştirme ve Yapım Aşaması Atölyeleri’nin yanı sıra sinema profesyonellerine yönelik birçok panel de düzenlenecek. Özellikle ortak yapım projesi olan ve proje geliştiren yapımcıları hedefleyen “Avrupa ortak yapımları için Eurimages desteğine online başvuru” başlıklı bu ilk panelde Eurimages Proje Yöneticisi Susan Newman ile deneyimli yapımcılar Nadir Öperli (Bulut Film) ve Emine Yıldırım (Giyotin Film) Eurimages’ın yeni online ortak yapım desteği başvurusu hakkında bilgi verecekler. Yapımcılar deneyimlerini paylaşırken başvurunun püf noktalarına da değinecekler. Akbank Sanat’ta 10.00’da başlayacak panel için [email protected] adresine mail atılarak rezervasyon yapılması gerekmektedir.