1. Mommy (Yön: Xavier Dolan, 2014)
Neden İzlenmeli? Genç yaşta yazıp yönettiği ve oynadığı, uluslararası festivallerde adını duyurmasına vesile olan ilk filmi J’ai Tué Ma Mère ile hayatımıza girmişti Xavier Dolan. Merkeze, yine bir anne oğul ilişkisini yerleştirdiği son filmi Mommy’deki anne karakterini, ilk filmindeki Anne Dorval canlandırıyor bir kez daha. Cannes’da Jüri Özel Ödülü’nü, Jean-Luc Godard ile paylaşan Dolan, gittikçe kendisini geliştirdiği sinema kariyerine yeni eklediği Mommy ile de adından söz ettireceğe benziyor.
2. En duva satt på en gren och funderade på tillvaron (A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence, Yön: Roy Andersson, 2014)
Neden İzlenmeli? Şiirsel adını duyunca bile insanda izleme isteği uyandırıyor. Ray Andersson’ın Venedik Film Festivali’nden Altın Aslan’la döndüğü A Pigeon Sat On A Branch Reflecting On Existense, yönetmenin “Yaşayanlar Üçlemesi”nin de son ayağı aynı zamanda. İnsanoğlu yaratıldığından beri çözülemeyen var oluş sancılarını, içsel açmazları, iki satıcının üzerinden aktaran film, Dostoyevski’den taşıdığı izlerle de izlenmeyi hak ediyor.
3. Levitahan (Yön: Andrey Zvyaginstev, 2014)
Neden İzlenmeli? İlk filmi The Return’den bu yana yaptığı her işle adından söz ettirmeyi başaran Rus yönetmenin son filmi Leviathan, aldığı olumlu eleştiri ve yorumlarla yılın en beğenilen filmlerinden oldu. Adını, Eski Ahit’te geçen “Leviathan” isimli bir deniz canavarından, aynı zamanda da Thomas Hobbes’un iktidar devleti tarif etmek için kullandığı “Leviathan” sözcüğünden alan, Rusya’nın yolsuzluk sonucu çöküşünü konu edinen film, 67. Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü’nü aldı.
4. Fehér Isten (White God, Yön: Kornél Mundruczó, 2014)
Neden İzlenmeli? 2010 Filmekimi’nde, Tender Son: The Frankestein Project filmiyle izlemiştik Kornél Mundruczo’yu. Şimdiyse sokak köpekleri üzerinden hükümet eleştirisi yaptığı, Macaristan’ın En İyi Yabancı Film dalında Oscar adayı olan son filmi White God’la huzurlarımızda. Başroldeki köpek Hagen’le Cannes’da “Köpek Palmiyesi Ödülü”ne layık görülen film, Filmekimi’nin en şaşırtıcı ve izlenilesi filmi olmayı başardı. Özellikle “Palmiye ödüllü köpek de nasıl olurmuş?” diyenlerin mutlaka izlemesi gerekiyor.
5. Futatsume No Mado (Still The Water, Yön: Naomi Kawase, 2014)
Neden İzlenmeli? Japonya’nın maviye boyanmış muhteşem bir adasında geçen Still The Water, denizde buldukları cesedin hikâyesini öğrenebilmek için hareket geçen iki çocuğu konu edinerek yaşam döngüsünü irdeliyor. Doğu felsefesini, özellikle de doğa güzellemelerini sevenlerin kaçırmaması gereken film, masmavi ve sonsuz bir masalın sayfalarında dolaşmak isteyenler için görülmeye değer.
6. Mr. Turner (Yön: Mike Leigh, 2014)
Neden İzlenmeli? Empresyonizm akımının öncü ressamlarından William Turner’ın hayatının bir bölümünü anlattığı Mr. Turner ile selamlıyor bizleri Mike Leigh. Ressamın, perspektifi geniş tablolarındaki gibi sarının, yeşilin, pusun, gün batımlarının, pastel renklerin hakim olduğu film, seyirciyi dâhi ressamın iç dünyasına indirmeyi başarıyor. Yılın en sanatsal filmlerinden addedebileceğimiz Mr. Turner, Cannes’da En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü alan Timothy Spall’ın eşsiz performansıyla izleyiciyi doyuruyor.
7. Il-Dae-Il (One on One, Yön: Kim Ki-Duk, 2014)
Neden İzlenmeli? Güney Kore Sineması denilince Pieta, Spring, Summer, Fall, Winter… and Spring, Bin-Jip gibi unutulmaz filmleriyle aklımıza gelen Kim-Ki Duk, şiddet içerikli bir filmle karşımızda. Kaçırılıp tecavüze uğrayan ve öldürülen küçük bir kız çocuğunun hikâyesiyle açılan One On One, yönetmenin “intikam” teması ekseninde gerçekleştirdiği filmler arasında yerini alıyor ve fragmanından da anlaşılacağı üzere şiddetin sınırlarını oldukça zorlayacağının sinyallerini veriyor.
8. Pasolini (Yön: Abel Ferrara, 2014)
Neden İzlenmeli? Bu seneki Filmekimi programında, Pasolini ve Welcome To New York olmak üzere iki filmini birden izleyeceğiz Abel Ferrara’nın. Belgesel üslupla çekilen Pasolini, yönetmen Pasolini’nin bugüne değin aydınlanamayan ölümünün ve katilinin peşine düşüyor, seçkinin önemli filmleri arasında anılıyor. Ünlü yönetmen Pasloni’nin hayatı ve çalışmaları kadar yankı uyandıracak mı bilinmez ama, Altın Küre ödüllü oyuncu Gérard Depardieu’nün performansıyla beğeni toplayacağı kesin.
9. Les Combattants Love At First Fight (Yön: Thomas Chailley, 2014)
Neden İzlenmeli? Birbirine zıt karakterdeki Arnaud ve Madeleine’ın mücadeleyle geçen aşkını anlatan Love At First Fight, romantik aşk filmlerinden sıkılanlar için eğlenceli bir tercih. FIPRESCI Ödülleri’nde “Yönetmenlerin 15 Günü” bölümündeki ödülleri süpüren film, Türkçeye “İlk Güreşte Aşk” şeklinde çevrildi ve adındaki ironiden de konusunu belli eder oldu. “Savaşma seviş!” mesajı üzerinden ilerleyen, sevginin de çatışmanın da birlikte yürütülebileceğini gösteren, tüm mücadeleci âşıkların filmi…
10.Timbuktu (Yön: Abderrahman Sissako, 2014)
Neden İzlenmeli? Afrika sinemasının kıdemli yönetmenlerinden Abderrahman Sissako’nun, Paul Auster’ın romanından uyarlanan filmi Timbuktu, şeriat yüzünden özgürlükleri kısıtlanan Mali halkının yaşadıklarına bir aile üzerinden ayna tutuyor. Derdini, sakin ritmiyle, halkın içine girerek aktarmaya çalışan film, yılın en “haklı” filmlerinden.
Dilan Salkaya
bence 10u arasında bir güzel film yok..
Leviathan
Andrey Zvyagintsev
olacak. Film izmi de yanlış yönetmen ismi de 🙂