Volver (2006)
“Kirli çamaşırlarımızı kendi aramızda yıkamamız gerekiyor.’’
Bir Pedro Almodovar evreninde olduğunuzu nasıl anlarsanız? Mizah ile dramın vücut bulmuş hâli olan ‘’sinir krizinin eşiğindeki kadınlar’’ ile mi, yoksa fonda çalan ve iliklerinize kadar işleyen o İspanyol şarkılarıyla mı? İkisi de doğru; ama asıl Almodovar sinemasının bir vazgeçilmezi vardır ki, o da iki rengin birbiriyle uyumu: mavi ve kırmızı. Tutkunun rengi kırmızı, hüznün rengi mavi, onun her filminde karşımıza çıkar ve herkes susar bazen, sadece renkler konuşur.
Almodovar’ın mavi ve kırmızıyı en yoğun şekilde kullandığı filmlerinden biri de hiç kuşkusuz başrollerinde Penelopé Cruz ve Carmen Maura’nın yer aldığı Volver’dir. (2006)
2006 Cannes Film Festivali’nde altı kadın oyuncusu birden ödül alan film, sıradan kadınların trajik yaşamlarını, mizahi ögelerle harmanlayarak sunan tipik bir Almodovar filmi… Bir mezarlıkta, kadınların mezarları temizlemesi ile başlayan Volver’de kadınlar çok güçlüdür ve dünyaları rengârenktir, çiçeklidir ama en çok da kırmızıdırlar. Raimunda, (Penelopé Cruz) evine dönmek üzere akşam işten çıkar ve dünya kırmızı olur. Kırmızı çantası ve hırkası ile kırmızı bir otobüsten iner. Kızı Paula, (Yohana Cobo) kırmızı tişörtü ve kemeri ile annesini beklemektedir. Beraber yürürken kırmızı bir arabanın yanından geçerler. Her şey kıpkırmızı bu sahnede: motosiklet, çanta, park etmiş araba, askıdaki eşofman, çerçeveler… Ve eve ulaştıklarında, yerde yatan Paco (Antonio de la Torre) ve bıçak. Kırmızı hayattır, tutkudur ölümdür, acıdır. Paula, onu taciz eden babasını öldürmüştür ve kırmızının acısı onun da hayatına girmiştir.
Raimunda’nın hayatı, kocasının ölümünden sonra artık tamamen değişir, koruması gereken bir kızı ve mücadele etmesi gereken bir hayat vardır. Ancak direnmesi gereken hayatta yalnız değildir. Kızı, teyzesi , annesi, arkadaşları vardır. Bu kadınların hiçbiri, asla yalnız yürümeyeceklerdir. Derin dondurucuya koyulan Paco’nun cesedi, kadınların el vermesiyle kamyona taşınırken, sözde erkek gücü gerektirecek bir iş kadın dayanışmasıyla temizlenir. Tıpkı filmde geçen replik gibi: “Kirli çamaşırlarımızı kendi aramızda yıkamamız gerekiyor.” Kadınlar dayanışır, her zaman da dayanışmalıdır.
Sigmund Freud’un sakinliğin rengi olarak tanımladığı mavi rengini de, Volver’de yoğun bir şekilde görürüz. Raimunda’nın, annesi Irene (Carmen Maura) ile bankta konuştuğu ve özel alanın kamusal alandan daha tehlikeli olduğunu öğrendiğimiz, erkek şiddetinin görünür kılındığı sahnede Irene masmavidir. Sakinlik; huzurdan, temizlenmeden, arınmadan gelir. Kadınların her zaman özgürleşmesi gerektiğini savunan Almodovar, özellikle Volver ile ataerkil düzene meydan okur ve erkekleri görünmez kılar.
Yağmur Karagöz