Blue (Yön. Derek Jarman, 1993)
Blue (1993) temelde, perdede mavi bir fonu ve bu fona eşlik eden lirik düzyazı ve şiirleri kapsar. Mavi fon asla değişmez; Jarman izleyicinin duyduklarıyla bu fonun zihinlerde değişmesini amaçlar.
Sinema, yalnızca izleyicileri mi düşünmelidir? Hayatı boyunca kendinden yola çıkan ve kendinde ne varsa, beyaz perdeye de onu yansıtan, bir nevi kendi ifade etmek için sinemaya başvuran Jarman, son filminde yine kendini anlatır. Bu sefer görme duyusunu büyük oranda kaybetmiştir, hastadır ve ölmek üzeredir. Aynı zamanda ressam da olan yönetmen, belki de izleyicinin kendisini en iyi bu şekilde anlayacağını düşünür.
Nitekim mavi fon, fiziksel olarak hep aynı kalsa da, değişir durur film boyunca. Acının, korkunun mavisi olur bazen, küçük sevinçlerin ve mutlulukların mavisi olur. Yaşamın o canlı, pırıl pırıl mavisi de olur, ölümün soğuk ve mat mavisi de. Nitekim insan, ölüme yaklaşsa da yaşadıkça bütün duygular da yaşamaya devam eder içinde. O basit, kaskatı öylece duran mavi bir kare, bazen bir insanın hayatının an anlamlı anlarına dönüşür. O kareye bakarken geçen her dakika, izleyiciyi Jarman’a –ve bir bakıma insana ve dünyaya- bir adım daha yaklaştırır. Jarman’ın filmde de dediği gibi:
“Hayatla ya da ölümle ilgili ne varsa içimde olup biterken dışarıdaki dünyadan gelen onca habere ne gerek var? İnsan bütün dünyayı bilebilir, yerinden bile kımıldamadan.”
Özetle Blue, insanın yitirdiklerine ve kaybedeceklerine odaklanırken bir yandan da hayatı, nefes almayı ve yaşamayı anlatıyor.
Atakan Özkan