Muhteşem Olimpiyat açılışı ile mest olduk. Şimdi de London to Brighton filmi ile Londra’nın arka sokaklarını arşınlayalım. Sinema tarihinin en çarpıcı ve sert açılışlarından birisine imza atttığı bu filmde Williams, bir hayat kadının ve küçük bir kız çocuğunun hikayesini anlatıyor. Kadının özne olmaktan çıkarıldığı, suçun ve şiddetin olağan muhatabı olduğu, masumiyetin hiçe sayıldığı bir dünyaya dikkatimizi çekiyor yönetmen. Duncan Allen, Derek’ten kendisine “çıtır” bir kız bulmasını ister. Derek bu görevi, pazarladığı kadınlardan Kelly’e verir. Kelly sokakta bulduğu ve Derek ile beraber ikna ettikleri Joanne ile birlikte Duncan’ın evine gider. Hikayeyi flashbacklerle anlatmayı tercih eden Williams, hazmedilmesi güç bir film ortaya koyuyor.