Fil'm Hafızası
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon – Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu – Fantastik
    • Biyografi – Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku – Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik – Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç – Gizem
    • Western
    No Other Choice (2025)
    Film Önerileri

    No Other Choice (2025)

    Fil'm Hafızası
    4 hafta önce
    Twilight (1990)
    Korku - Gerilim

    Twilight (1990)

    İrem Yavuzer
    1 ay önce
    The Greatest Showman (2017)
    Film Önerileri

    The Greatest Showman (2017)

    Ayşe Yapışık
    1 ay önce
    The Things You Kill (2025)
    Suç - Gizem

    The Things You Kill (2025)

    Rabia Elif Özcan
    2 ay önce
    Ben Is Back (2018)
    Drama

    Ben Is Back (2018)

    Merve Çolak
    2 ay önce
    Dünya Yaşlanıyor, Sinema Yaşlılara ve Geleceğimize Bakıyor
    Savaş

    Ivan’s Childhood (1962)

    Nesrin Karadağ
    2 ay önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • Ayvalık Film Festivali 2025
    • 32. Altın Koza
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • Film Analizleri
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosyalar
    • Röportajlar
    Mosquitoes (2025) Filmi Hakkında Nicole Bertani ve Valentina Bertani ile Söyleşi
    Röportajlar

    Mosquitoes (2025) Filmi Hakkında Nicole Bertani ve Valentina Bertani ile Söyleşi

    Tuba Büdüş
    18 saniye önce
    Pierre Bourdieu’nün Kavramları Işığında: Parasite (2019)
    Film Analizleri

    Pierre Bourdieu’nün Kavramları Işığında: Parasite (2019)

    Serkan Kalender
    2 gün önce
    Kirpik (2025) Filmi Üzerine Doğa Kılcıoğlu ile Söyleşi
    Röportajlar

    Kirpik (2025) Filmi Üzerine Doğa Kılcıoğlu ile Söyleşi

    Tuba Büdüş
    2 gün önce
  • HABERLER
    Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit’i Bir Araya Getiren Yan Yana Filmi Vizyonda!
    Haberler

    Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit’i Bir Araya Getiren Yan Yana Filmi Vizyonda!

    Ahmet Ege Çakırel
    5 saat önce
    Sessiz Otoritenin Hikâyesi: Cage, Carlo Gambino’ya Hayat Verecek!
    Haberler

    Sessiz Otoritenin Hikâyesi: Cage, Carlo Gambino’ya Hayat Verecek!

    Ulaş Ceylan
    23 saat önce
    V for Vendetta Filminin Dizisi Geliyor
    Haberler

    V for Vendetta Filminin Dizisi Geliyor

    Can Turbay
    3 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Adisyon (2025)
    Kısa Filmler

    Adisyon (2025)

    Günsu Akçatepe
    2 ay önce
    Teamül (2023)
    Kısa Filmler

    Teamül (2023)

    Günsu Akçatepe
    2 ay önce
    Pyskessa (2011)
    Kısa Filmler

    Pyskessa (2011)

    Zeynep Özaydın
    3 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Film Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon – Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu – Fantastik
    • Biyografi – Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku – Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik – Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç – Gizem
    • Western
    No Other Choice (2025)
    Film Önerileri

    No Other Choice (2025)

    Fil'm Hafızası
    4 hafta önce
    Twilight (1990)
    Korku - Gerilim

    Twilight (1990)

    İrem Yavuzer
    1 ay önce
    The Greatest Showman (2017)
    Film Önerileri

    The Greatest Showman (2017)

    Ayşe Yapışık
    1 ay önce
    The Things You Kill (2025)
    Suç - Gizem

    The Things You Kill (2025)

    Rabia Elif Özcan
    2 ay önce
    Ben Is Back (2018)
    Drama

    Ben Is Back (2018)

    Merve Çolak
    2 ay önce
    Dünya Yaşlanıyor, Sinema Yaşlılara ve Geleceğimize Bakıyor
    Savaş

    Ivan’s Childhood (1962)

    Nesrin Karadağ
    2 ay önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • Ayvalık Film Festivali 2025
    • 32. Altın Koza
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • Film Analizleri
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosyalar
    • Röportajlar
    Mosquitoes (2025) Filmi Hakkında Nicole Bertani ve Valentina Bertani ile Söyleşi
    Röportajlar

    Mosquitoes (2025) Filmi Hakkında Nicole Bertani ve Valentina Bertani ile Söyleşi

    Tuba Büdüş
    18 saniye önce
    Pierre Bourdieu’nün Kavramları Işığında: Parasite (2019)
    Film Analizleri

    Pierre Bourdieu’nün Kavramları Işığında: Parasite (2019)

    Serkan Kalender
    2 gün önce
    Kirpik (2025) Filmi Üzerine Doğa Kılcıoğlu ile Söyleşi
    Röportajlar

    Kirpik (2025) Filmi Üzerine Doğa Kılcıoğlu ile Söyleşi

    Tuba Büdüş
    2 gün önce
  • HABERLER
    Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit’i Bir Araya Getiren Yan Yana Filmi Vizyonda!
    Haberler

    Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit’i Bir Araya Getiren Yan Yana Filmi Vizyonda!

    Ahmet Ege Çakırel
    5 saat önce
    Sessiz Otoritenin Hikâyesi: Cage, Carlo Gambino’ya Hayat Verecek!
    Haberler

    Sessiz Otoritenin Hikâyesi: Cage, Carlo Gambino’ya Hayat Verecek!

    Ulaş Ceylan
    23 saat önce
    V for Vendetta Filminin Dizisi Geliyor
    Haberler

    V for Vendetta Filminin Dizisi Geliyor

    Can Turbay
    3 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Adisyon (2025)
    Kısa Filmler

    Adisyon (2025)

    Günsu Akçatepe
    2 ay önce
    Teamül (2023)
    Kısa Filmler

    Teamül (2023)

    Günsu Akçatepe
    2 ay önce
    Pyskessa (2011)
    Kısa Filmler

    Pyskessa (2011)

    Zeynep Özaydın
    3 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Film Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
Fil'm Hafızası
No Result
View All Result
Home Sinema Yazıları Röportajlar

Mosquitoes (2025) Filmi Hakkında Nicole Bertani ve Valentina Bertani ile Söyleşi

Tuba Büdüş Tuba Büdüş
18 saniye önce
Röportajlar, Sinema Yazıları
Okuma Süresi: 14 min
0
0
Mosquitoes (2025) Filmi Hakkında Nicole Bertani ve Valentina Bertani ile Söyleşi
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Kardeş yönetmenler Valentina Bertani ve Nicole Bertani’nin birlikte yönettiği ilk kurmaca uzun metrajlı iş olan Mosquitoes, 1997 yılında geçen, üç küçük kız çocuğunun çocukluktan büyümeye adım adım geçişini bir yaz mevsimi sürecinde anlatan otobiyografik izler taşıyan bir film. Film, 78. Locarno Film Festival’nda dünya prömiyerini gerçekleştirdi ve İtalya‐İsviçre‐Fransa ortak yapımı olarak resmi yarışma bölümünde yer aldı. Yönetmenler, çocukluk anılarını ve bakıcı kimliğindeki bir LGBTIQ+ figürü birleştirerek hem dönemin ruhunu hem de zamana yayılan toplumsal dönüşümleri perdeye taşıdı.

Yönetmenlerle gerçekleştirdiğimiz bu söyleşi, filmi takip eden sorularla onların yaratım sürecini, karakter yapılarını ve biçimsel tercihlerini birlikte keşfetmeyi amaçlıyor.

Filmin orijinal adı Le bambine. Le bambine, İtalyanca’da küçük kız çocukları anlamına geliyor. Bence filme hem içerik hem de ruh olarak çok yakışan, sade ama etkili bir başlık. Uluslararası dağıtımda bu isim Mosquitoes olarak değiştirilmiş. Evet, filmin başlarında sivrisineklerin gözünden bir bakış görüyoruz ama bu metafor hikâyenin geneline yayılmıyor. Hatta ilk anda slasher bir korku filmi izleyeceğimiz hissi bile doğuyor ama sonra çok başka, çok daha derin bir anlatıya geçiliyor. Bu bağlamda filmin isminin Mosquitoes olmasına ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Bu tercih sizin miydi yoksa yapımcı ya da dağıtımcı yönlendirmesi miydi? Ve sizce bu isim gerçekten filmin ruhunu yansıtıyor mu, yoksa kız çocuklarına dair yaygın algılara bir ironi mi taşıyor?

Mosquitoes (Sivrisinekler) adını bulmak bizim fikrimizdi. Filmi İtalya’da da bu isimle adlandırmak istemiştik, ama yapımcı buna razı olmadı. Hem büyüdüğümüz İtalyan şehri hem de filmin geçtiği şehir, bu küçük canlıların varlığıyla karakterizedir. Sivrisinekler gürültücüdür, rahatsız edicidir ve her yerdedir; işte bu yüzden filmin kahramanı olan üç küçük kız çocuğu ile aralarında bir paralellik kurduk. Eva onlara “Sivrisinekler” diyor.

Film büyük ölçüde kendi çocukluk anılarınıza dayanıyor. Mosquitoes gibi bu kadar kişisel bir hikâyeyi anlatmaya sizi ne yönlendirdi? Böyle yarı-otobiyografik bir projeyi hayata geçirirken, hele ki gerçek anıları grotesk ve stilize bir biçimde yeniden canlandırmak nasıl bir duyguydu? Örneğin filmdeki bazı ebeveyn karakterleri (sigara içen sessiz baba, bağımlı anne…) izleyiciye başta neredeyse karikatür gibi gelebiliyor. Fakat sonra anlıyoruz ki bunların çoğu gerçekten sizin yaşadığınız deneyimlerden geliyor. Bugünden baktığınızda hâlâ o karakterlerin birebir gerçek olduklarını mı düşünüyorsunuz, yoksa onların biraz da çocukluk hafızanızın abartılı gözlüğünden süzülerek hatırladığınız şekliyle mi yansıdıklarını düşünüyorsunuz?

Filmde gördüğünüz her şey, kızların gözlerinden görüldüğü hâliyle, gerçeğe dayanıyor. Örneğin babamız, Matteo Martari’nin canlandırdığı karakterle tıpatıp aynıdır; annemizse hemşireydi, kalıcı işini bırakıp oyuncak bebek yapımcısı oldu. Bakıcımızın adı Carlo’ydu, “Carlino” diye tanınırdı ve 90’larda açıkça eşcinsel bir bireydi. Hikâyeyi anlatabileceğimiz tek bakış açısı buydu, çünkü bütün bunlar olduğunda biz 9 ve 10 yaşındaydık. Azzurra, Marta ve Linda yaşanan her şeyin birebir gerçek olduğuna yemin eder. Muhtemelen 1990’lardaki Valentina ve Nicole de ellerini arkalarında bağlayarak öyle yaparlardı. Film, gerçeğin sinematik bir yeniden yorumudur. Unutamayacağımız ama tam olarak hatırlayamadığımız bir yazın hikâyesini anlatır. Bir göz yanılması gibi kalır akılda. Büyüdüğümüz sokağın hatlarını büken, tanıdığımızı sandığımız insanların yüzlerini ve seslerini değiştiren bir serap gibi.

Filmde 8, 9 ve 10 yaşındaki üç kız çocuğunun (Linda, Azzurra, Marta) erken yaşta olgunlaşmak zorunda bırakıldığını görüyoruz. Özellikle Linda, bağımlı bir annenin kızı olduğu için sorumluluk üstlenmek zorunda kalıyor. Ancak siz bu kızları tersine bir hikâyenin içine yerleştiriyorsunuz; büyümek zorunda kalan bu çocukları oyun oynayarak, yeniden çocuk olmaya çağırıyorsunuz. Bir bakıma kendi çocukluğunuza, kendi hayat hikâyenize de dönmüş oluyorsunuz. Sizce bu film, hem kendi geçmişinizi yeniden yaşamanın hem de erken büyümek zorunda kalan tüm çocuklara ses olmanın bir yolu mu? Bu filmi yapmak başta sizin iyileşmenize, çocukluğunuzla daha barışçıl bir ilişki kurmanıza vesile oldu mu?

Çocukluk sert bir dönemdir. Onunla baş etmenin aslında sadece iki yolu vardır: terapiye gitmek ya da onu bir filme dönüştürmek. Biz ikincisini seçtik. Gerçi Mosquitoes’u çektikten sonra, muhtemelen her zamankinden çok terapiye ihtiyacımız var. Bu hikâye üzerinde yıllarca çalıştık; kişisel bir anıyı daha geniş bir yankı bulabilecek bir şeye dönüştürdük. Şimdi artık, dinlemeye hazır olan herkesle sırlarımızı paylaşmaya hazırız. Mosquitoes’u geleceğin tüm küçük kız çocuklarına adadık. Bugün, özellikle de yaşanan jeopolitik sorunlar nedeniyle, çok fazla çocuk çok erken büyümek zorunda kalıyor. Dileğimiz, bir gün kendi çocukluk oyunlarını yeniden sahiplenebilmeleri.

Filmi özellikle 1997 yılına yerleştirdiniz, yani kendi çocukluğunuzun geçtiği döneme. Bu hikâyeyi hiç günümüzde çekmeyi düşündünüz mü, yoksa en başından beri “90’larda geçmeli!” diyerek mi yola çıktınız? Sizce bu yaşananlar sadece 90’larda çocuk olmakla mı ilgiliydi? Yani günümüzün teknolojisiyle tüm bu yaşananlar daha travmatik mi yoksa daha sıradan bir şekilde mi geçirilirdi? Ayrıca 90’lar ruhunu hissettirmek için mutlaka eklemek istediğiniz özel detaylar nelerdi ve bu dönem atmosferini yaratırken hangi zorluklarla karşılaştınız?

Hikâyemiz aslında tam da o yıllarda geçti, bu yüzden onu hangi dönemde konumlandıracağımız konusunda hiç tereddüt etmedik. 1990’lar -özellikle de 1997- moda, siyaset ve kültürde büyük değişimlerin yaşandığı, bu yüzden de gerçekten ikonik sayılabilecek yıllardı. Hikâyemiz bugün geçseydi, aradan otuz yıldan az zaman geçmiş olmasına rağmen, çok farklı olurdu; çünkü çocukluk bambaşkaydı. Teknoloji henüz hayatımıza sızmamıştı, çizgi film izlemek için doğru zamanı beklerdik, video oyunlarını birlikte oynardık, birbirimizin kapı zillerini çalardık ve yazlarımızı can sıkıntısıyla geçirirdik. O yılların atmosferini yeniden yaratmak için doygun renkler, dönemine ait mobilyalar, set tasarımı ve o dönemin İtalyan şarkıları gibi unsurlar kullandık. O zamana özgü ruh hâlini ve duyguları çağrıştırmaya çalıştık. Bazı sahnelerde bunu bilerek abarttık hatta. Tıpkı babalarının sevdiği sigarasını içtiği sahnede, kızların gözünden tüm odanın dumanla doluymuş gibi görünmesi gibi.

Filmin büyük bölümünü 1:1 kare formatta izliyoruz ve finalde ise geniş ekrana geçiliyor. Bu biçimsel tercihin çocuk karakterlerin dünyaya bakışlarının genişlemesini simgelediği çokça konuşulmuş. Gerçekten öyle mi? Bu fikir nasıl ortaya çıktı? Son yıllarda birçok filmde olduğu gibi Xavier Dolan’ın Mommy filminde de gördüğümüz bu tercih, kimilerince anlamlı bir sinemasal araç, kimilerince ise gösterişli bir heves olarak değerlendiriliyor. Siz kendi filminizde bu tercih olmadan da aynı şeyi anlatabileceğinizi düşünür müydünüz, yoksa tam tersine anlatılan hikâyeyle biçimsel tercihin birbirini tamamladığını mı düşünüyorsunuz?

Her çocukluk hikâyesinde, çerçevenin dışında kalan bir alan ve bir parça gerçek vardır. Kızlar çok az yer kaplar. Gözleri derin görür ama sadece bir kısmını görebilir. 1:1 formatını bu yüzden seçtik. Dünyayı henüz bütünüyle kavrayamayan birinin sınırlı bakışını çağrıştırıyor. Bu oran, görünene ve ulaşamayacaklarına dair bir sınırı yansıtıyor. Aynı zamanda kare format Polaroid’i hatırlatıyor. O anlık fotoğraf makinesi, paradoksal biçimde, görüntünün belirmesi için zamana ihtiyaç duyar. Bu filmi yapmak da öyleydi. Birdenbire bir flaş karanlığı deldi. Sonra yavaş yavaş, detaylar ortaya çıkmaya başladı. Ancak sonunda net bir kare beliriyor. Zamanın ve belleğin içinde donmuş bir görüntü. Bazı eleştirmenler bu tercihi “kuru bir biçimcilik” olarak gördü. (Bunu bile ilginç buluruz, çünkü film 90’larda geçiyor ve o dönemki televizyonlar 4:3 oranındaydı. 1:1 oranı, o anının güncellenmiş bir versiyonu gibi.) Yine de bu kararı verirken çok düşündük. Ne anlama geleceğini de.

Filmin başında sivrisineklerin gözünden dünyayı görmemiz ya da Azzurra’nın mayo giydiğinde yıldızların saçılması gibi fantastik öğeler, çocukların algı dünyasını hissettiren detaylar olarak öne çıkıyor. Ancak aynı zamanda filmde seyircinin çocuklar için endişelendiği, tahammül sınırlarını zorlayan anlar da var. Bu tür sihirli, oyunlu öğeler bir yandan çocuk bakışını mı göstermek için kullanıldı, yoksa aynı zamanda bu yoğun, sert atmosferi yumuşatmak için bir denge unsuru olarak mı düşündünüz? Ve bu tür fantastik ayrıntılar sizin kendi çocukluk hayal dünyanızdan mı geliyor, yoksa bugünden bakarak bilinçli biçimde mi eklediniz?

Filmin sahnelerini görsel efektlerle yumuşatmayı hiç düşünmedik. Bunun yerine, kahramanların hayal gücünü anlatmak için büyülü gerçekçilikten yararlandık. Azzurra’nın vücudu saran giysisi, onun tam olarak adlandıramadığı duyguları uyandırıyor. Ona göre bu hisler bir patlamaya ya da elektrik çarpmasına benziyor. Kıvılcımlarla, kahramanların düşüncelerini ve duygularını sahneledik. Hayat, ölüm ve cinsellik yoluyla açığa çıkan canlı bir enerjiyi anlatmak istedik. Linda’nın yıldızları bazen canlanıyor ve ışık saçıyor. Onu sarmak ve korumak için parlıyorlar. Sim ve çıkartmalar aracılığıyla kendini iyileştiriyor. Çirkin ve karanlık olanı siliyor. Onların yerine büyülü ve parlak görüneni koyuyor. Gerçeği hayalle değiştiriyor.

Filmde Carlino karakteri, diğer tüm yetişkinlerin sorunlu, duyarsız ya da eksik yanlarının karşısında çocuklara güven, destek ve huzur veren tek figür olarak öne çıkıyor. Üstelik bu karakterin 90’larda, açık kimliğiyle yaşayan bir LGBTİQ+ birey olması ve bakıcılık yapması çok cesur ve etkileyici bir tercih. Siz bu karakterle sadece geleneksel “kutsal ebeveyn”, “kutsal aile” anlayışını değil, aynı zamanda toplumsal olarak kadınlıkla özdeşleştirilen “kutsal bakıcı” figürünü de ters yüz ediyorsunuz. Carlino sizin gerçek çocukluğunuzda var olan bir figürden mi yola çıktı? Eğer öyleyse, o dönemde çevrenizden nasıl tepkiler alıyordunuz? Yoksa karakteri yaratırken birebir bir deneyimden çok sembolik bir dönüşüm mü amaçladınız?

Bu bizim için çok önemli bir nüansı anladığınız için teşekkür ederiz. Carlino gerçekten vardı. O, çok sevdiğimiz bakıcımız Carlo’ydu. Annemiz onu, İtalya’da homofobinin çok yaygın olduğu bir dönemde işe aldı. Ailemizin bakış açısı açıktı, bu yüzden o bizimle ilgilendi. Yemek yapardı, bizi okula götürürdü. Annemizle babamız akşam dışarı çıktığında bize arkadaşlık ederdi. Krepler pişirir, tavadan havaya uçururdu. Oyuncu seçmelerinde Milutin Dapcevic’i gördüğümüzde bize onu çok hatırlattı. Fiziksel olarak bile oldukça benziyordu. Ne yazık ki Carlo birkaç yıl önce hayatını kaybetti. Bizim için bu film, onun anısını yaşatmanın bir yolu aynı zamanda. 90’larda, küçük bir taşra kasabasında açık kimlikli bir eşcinsel olmak zordu. Ama o, hiçbir zaman kendisi olmaktan korkmadı.

Linda’nın “Prensesler iğrençtir!” diyerek isyan ettiği sahne çok güçlüydü. Mosquitoes genelinde de kız çocuklarının toplumsal kalıplara sığmayı reddettiğini görüyoruz. Siz filminizle vermek istediğiniz feminist mesajı nasıl özetlersiniz? Ayrıca 90’larda çocuk olmaktan bugüne taşıdığınız ve özellikle vurgulamak istediğiniz toplumsal ders nedir?

Prensesler, Linda’yı tiksindiriyor. Çünkü Linda, yaşıtlarından farklı bir çocuk. Az oynuyor ve gerçeklikten kaçmak için hayal gücüne sığınıyor. Prensler tarafından kurtarılan prenses hikâyeleri yerine, Amazonlar hakkında bir hikâyeyi tercih ediyor Linda kendi kendini kurtarmaya alışkın. Yine de bu sözünü ettiği sahnede biraz erken konuşuyor. Eva’nın anlattığı Breton efsanesi Evelin, kendi zekâsı sayesinde kendisini bir kadın katilinden kurtaran genç bir kadının hikâyesidir. Mosquitoes’ta, küçük bir kız çocuğu üzerinden bile olsa, kadın bedeninin yeniden sahiplenilmesi temasını da anlatmak istedik. Azzurra, “orgazmik bedeni” aracılığıyla haz duygusunu keşfediyor. Bu yaşta kadın otoerotizmini göstermek sinemada hâlâ büyük bir tabudur. Oysa erkeklerin ergenliğe geçiş hikâyelerinde bu durum artık hem temsil ediliyor hem de kabul görüyor. 1990’larda öğrendiğimiz ders şuydu: Çocuklardan hiçbir şeyi gizlememeliyiz. Onlara yalan söylememeliyiz. Gerçekleri anlatmanın bir yolunu bulmalıyız. Çünkü farkındalık eksikliği ve kuşaklar arası iletişimsizlik sadece sorun yaratıyor.

Kardeş olarak birlikte film çekme deneyiminiz nasıldı? Kreatif süreçte aranızda belirgin bir iş bölümü yaptınız mı, yoksa her kararı birlikte mi aldınız? Kendi çocukluk anılarınızı filme taşırken iki kardeş olmanın size sağladığı avantajlar ve dezavantajlar neler oldu? Ayrıca Linda karakterinin esin kaynağı olan gerçek kişiyle hâlâ görüşüyor musunuz, filmden haberi var mı, izledi mi? Ya da anne-babanız bu filmi gördü mü, onların tepkisi nasıl oldu?

Ortak yönetmen olarak çalışmak harikaydı! Çocukken sık sık tartışırdık ama yetişkin olduğumuzda hiç etmedik. Farklı roller içinde birlikte çalışmaya alışığız. Valentina genellikle kamerayla ve oyuncularla ilgileniyor; çünkü Roma’da film yönetmenliği okudu. Nicole ise kostüm ve prodüksiyon tasarımıyla çalışmayı seviyor; o da yaratıcı yönetmenlik eğitimi aldı. Yine de yaratıcı sürece dair tüm kararları birlikte veriyoruz. Adeta bir Hydra gibiyiz. Linda hâlâ en yakın arkadaşımız. Filmin sonunda yer alan “To You You” ithafı ona. Çocukken ona bu lakapla seslenirdik. Filmi Locarno’da, anne babamızla birlikte izledi. Bizse çok heyecanlıydık. “You You”, filmin çocukluğunu hatırlamasına yardımcı olduğunu söyledi. Anne babamız da şunu anladı: Eleştiriler olsa bile, onların hikâyesini anlatırken çok fazla sevgi var. Yine de bu filmle yeni bir tür başlattık diyebiliriz: AİLE İNTİKAMI!

İlk kez kamera karşısına geçen üç çocuk oyuncuyla çalıştınız ve yüzlerce aday arasından onları seçtiniz. Seçim sürecinde özellikle nelere dikkat ettiniz? Çekimlerde çocuk oyuncuların performansını yönlendirmek için nasıl bir yöntem izlediniz, onların doğal enerjilerini yakalamak adına sette nasıl bir ortam oluşturdunuz? Özellikle Azzurra karakterinin annesiyle babasını anahtar deliğinden izlediği gibi sahnelerde, çocuk oyuncuların neye baktıklarını, aslında neyi oynadıklarını bilmeleri gerekiyordu. Bu tür hassas sahnelerde nasıl bir yaklaşım benimsediniz?

Oyuncu seçimi sürecinde, cast direktörleri Valentina Materiale ve Alessia Tonellotto ile yakından çalıştık. Birçok kızla deneme çekimi yaptık. Amacımız sadece iyi oyuncular bulmak değildi. Hem hayal ettiğimiz karakterlerin ruhunu hem de kendi doğal kişiliklerini taşıyabilecek çocuklar arıyorduk. Bu karışım, Marta, Azzurra ve Linda’nın gerçekten “yaşıyor” gibi hissedilmesinin anahtarıydı. Ardından hazırlık süreci başladı. Oyuncu koçu Tatiana Lepore’yle yazım ve cast aşamasında kurduğumuz temeller üzerinden ilerledik. İlişkilerinin doğallığına odaklandık: küçük detaylara, enerjilerindeki değişimlere, o yaşta duygusal ve sosyal dengelerin nasıl oluştuğuna ve nasıl kaydığına. Aylar boyunca onları dinledik, gözlemledik, yönlendirdik. Gerçek bağları büyüdükçe, kurmaca ilişkiler de onlarla birlikte şekillendi. Aralarındaki duygusal denge ve dengesizlik dışarıdan dayatılmadı; kendiliğinden gelişti. Ve bir bakıma, hâlâ gelişmeye devam ediyor.  Setin atmosferi çok eğlenceliydi. Kızlar ekiple arkadaş oldular, ekip üyelerine lakaplar taktılar. Küçük oyuncuların güven duyduğu, yaratıcı bir aileye dönüştük. Böylece kamerayı unutabiliyor, birbirleriyle doğal biçimde etkileşebiliyorlardı. Diyalogları, sahnenin anlamını korudukları sürece değiştirmekte özgürdüler. Örneğin Marta, anne babasını sevişirken izlediği sahnede, çekimler iki ayrı zamanda yapıldı. Petra Scheggia anahtarlıktan ne olduğunu gerçekten görmedi; sadece hayal etti. O, Instagram ve TikTok kullanan çok zeki bir kız. Ne anlatmak istediğimizi hemen anladı, fazla açıklamaya gerek kalmadı. Sonuçta, milenyum kuşağını oynasa da kendisi Alfa Kuşağı’na ait.

Filmin yönetmenlerinden Valentina Bertani

Birkaç gün önce 10 yaşındaki yeğenim, doğum günü konseptinden bahsetti. Konseptin Powerpuff Girls olacağını söyledi ve bana karakterleri, çizgi filmin evrenini anlattı. Aynı gün sizin filminizi izleyince çok şaşırdım. Çünkü referansları görmemek imkânsızdı. Basında da filmin Powerpuff Girls çizgi filminden esinler taşıdığı çokça yazılmış. Üç kız karakterin dostluğu açısından veya görsel tarzda popüler kültürden esinlendiğiniz başka kaynaklar oldu mu? Sizi sinemacı olarak en çok etkileyen isimler, filmler veya eserler nelerdir?

Biz hem Powerpuff Girls’ü hem de Sailor Moon ve Cat’s Eye’ı izleyerek büyüdük. Çocukluk kahramanlarımız olan bu karakterlere saygı duruşunda bulunmak istedik. Renk paletlerinden ilham aldık. Tıpkı o çizgi filmlerdeki gibi, bizim kızlarımızın da kendilerine özgü renkleri ve belirgin kişilikleri var.  Kardeşler olarak, küçük yaşta Dario Argento filmleriyle birbirimizi korkutmaya başladık. Bunlar, sinemayla yaşadığımız ilk ortak heyecanlardı. Sonrasında Larry Clark ve Harmony Korine gibi yönetmenlerden etkilendik. Ama ton olarak filmimiz, bize göre Todd Solondz’un dünyasına daha yakın. O, en sevdiğimiz yönetmenlerden biri ve bizim için büyük bir ilham kaynağı.

Dünya prömiyerini Locarno Film Festivali’nde yapmak ve üstelik tek İtalyan film olarak yarışmak size neler hissettirdi? Festivalde genç jüriden Özel Mansiyon Ödülü almanız sürpriz oldu mu? Film sonrası seyircilerden veya eleştirmenlerden aldığınız tepkiler beklentilerinize uydu mu? Özellikle sizi şaşırtan veya mutlu eden geri bildirimler var mıydı? Film, Türkiye prömiyerini Ankara Film Festivali’nde yapacak. Daha önce Türkiye’ye gelmiş miydiniz? Gösterime katılacak mısınız?

Filminimizin Locarno’da, yarışmadaki tek İtalyan film olarak prömiyer yapması hem büyük bir onur hem de inanılmaz bir duyguydu. Gençlik Jürisi’nden Özel Mansiyon Ödülü almak bizi çok mutlu etti. Filmi sevip ödüllendirmeyi seçmeleri bizim için gerçekten anlamlıydı.  Şimdiye kadar izleyiciler, özellikle de gençler, filmi büyük bir sıcaklık ve enerjiyle karşıladı. Bazen gösterimlerden sonra salonda kalıyor ve sohbet ediyoruz. Onların küçük kızlarımızla birlikte gülüp ağladıklarını duymak harika bir his. Sanki tamamen o dünyanın içine giriyorlar.  Ne yazık ki Ankara’daki gösterime katılamayacağız. Ama Ankara Film Festivali’ne seçilmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Türk izleyicilerin filmimize nasıl tepki vereceğini de büyük bir merakla bekliyoruz.

Filmin yönetmenlerinden Nicole Bertani

Son olarak, bu ilk uzun metraj deneyiminiz size yönetmen olarak neler öğretti? Birlikte çalışmaya devam etmeyi düşünüyor musunuz? Gelecekte bir “Bertani Kardeşler” ekolü sizce oluşur mu? Gelecekte de benzer temalara odaklanmayı planlıyor musunuz, yoksa bambaşka tür veya hikâyelere yönelmek ister misiniz? İzleyicilerin Mosquitoes’den çıkarken yanlarında ne tür duygular veya düşünceler götürmesini umuyorsunuz?

Yönetmen olarak çektiğimiz bu ilk film bize şunu öğretti: Ekibini doğru seçmek her şeyden önemlidir. Çünkü birlikte çalıştığın insanlar, sürecin boyunca senin yoldaşların oluyor.  Tutkuyla çalışan herkesi seviyoruz. İster genç, cesur ve yetenekli olsun, ister hâlâ yeni şeyler üretmeye çalışan deneyimli biri.  Gelecekte mutlaka birlikte yeni projelerde çalışacağız. Belki farklı rollerde, hatta sinema dışında olur. Aynı zamanda yayıncılık alanında da çalışıyoruz ve şu sıralar karanlık tonlu bir tiyatro oyunu yazıyoruz.  Mosquitoes’u festivallerde izleyen seyirciler hem gülüyor, hem ağlıyor, hem de dans ediyor. Bizim de hedefimiz tam olarak buydu: duygusal bir yolculuk yaşatmak.

Tuba Büdüş

1985 yılında dünyaya geldi. Henüz ilkokul yıllarında yazmaya ve sinemaya olan ilgisini keşfetti. Bir süre sonra yazmak da sinema da onun için bir tutku haline geldi. Marmara Üniversitesi'nde Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim dalı Sinema dalında yüksek lisansını tamamladı. 2015 yılında sinema hakkında yazmaya başladı. 2025 yılında SİYAD'a (Sinema Yazarları Derneği) kabul edildi. Her geçen gün sinema dünyasında yeni şeyler keşfederek hayata tutunuyor. İzliyor, yazıyor, okuyor ve dünyayı geziyor. Ve bir vegan olarak hayvan haklarını savunuyor.

Etiketler: ankara film festivaliLe bambineMosquitoesNicole BertaniSivrisineklerTaptazeValentina Bertani
Tuba Büdüş

Tuba Büdüş

1985 yılında dünyaya geldi. Henüz ilkokul yıllarında yazmaya ve sinemaya olan ilgisini keşfetti. Bir süre sonra yazmak da sinema da onun için bir tutku haline geldi. Marmara Üniversitesi'nde Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim dalı Sinema dalında yüksek lisansını tamamladı. 2015 yılında sinema hakkında yazmaya başladı. 2025 yılında SİYAD'a (Sinema Yazarları Derneği) kabul edildi. Her geçen gün sinema dünyasında yeni şeyler keşfederek hayata tutunuyor. İzliyor, yazıyor, okuyor ve dünyayı geziyor. Ve bir vegan olarak hayvan haklarını savunuyor.

YazarınDiğer Yazıları

    Kirpik (2025) Filmi Üzerine Doğa Kılcıoğlu ile Söyleşi

    Kirpik (2025) Filmi Üzerine Doğa Kılcıoğlu ile Söyleşi

    12 Kasım 2025
    Ayvalık Film Festivali’nde Kaçırılmaması Gereken Türkiye Prömiyeri Filmler

    Suretin Sesi, Düşüşün Yankısı: Sound of Falling  (2025)

    22 Ekim 2025
    32. Adana Altın Koza Film Festivali Belgesel Günlükleri – 4

    32. Adana Altın Koza Film Festivali Belgesel Günlükleri – 4

    27 Eylül 2025

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editörün Seçtikleri

Yabancılaşmanın Estetiği: Dünya Tuhaf Dalga Filmleri

Yabancılaşmanın Estetiği: Dünya Tuhaf Dalga Filmleri

Zeynep İlay Erken
27 Ekim 2025

Ayvalık Film Festivali’nde Kaçırılmaması Gereken Türkiye Prömiyeri Filmler

Suretin Sesi, Düşüşün Yankısı: Sound of Falling  (2025)

Tuba Büdüş
22 Ekim 2025

EFF’nin Ardından Festival Yönetmeni Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter ile Söyleşi

EFF’nin Ardından Festival Yönetmeni Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter ile Söyleşi

İrem Yavuzer
8 Haziran 2025

Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

İpek Ömercikli
1 Haziran 2025

Zamansız, Yersiz, Ama Bize Dair: David Lynch’in Ardından

Zamansız, Yersiz, Ama Bize Dair: David Lynch’in Ardından

Fil'm Hafızası
2 Nisan 2025

  • Hakkımızda
  • Gizlilik Politikası
  • KVKK
  • Çerez Politikası
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

No Result
View All Result
  • Fil’m Hafızası – Keşfetmenin Keyfi
  • Hakkımızda
    • Hakkımızda
    • Ekibimiz
    • Gönüllülük İlanları
  • Film Önerileri
    • Aksiyon – Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu – Fantastik
    • Biyografi – Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku – Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik – Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç – Gizem
    • Western
  • Sinema Yazıları
    • Ayvalık Film Festivali 2025
    • 32. Altın Koza
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • Film Analizleri
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosyalar
    • Röportajlar
  • Haberler
  • Kısa Filmler
  • Spotify
    • Podcasts
    • Playlists
  • Etkinlikler
    • Dinner Talks
    • Film Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • Galeri
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In