“Tüm olayları anlat ona/ Sonrası sessizlik.” Böyle sonlanırken Hamlet’in nefesleri, Ophelia susmayı reddeder ve yerini bulması için adalete ayna olur. Shakespeare’in ölümsüz eseri Hamlet’i, Ophelia’nın gözünde yeniden canlandıran film, yönetmen Claire McCarthy’nin dokunuşlarını yansıtarak trajediyi kadının dilinde anlatır. Hamlet’in annesi Gertrude’un leydilerinden biri olarak yetiştirilen genç Ophelia; cesareti, açık yürekliliği ve haksızlığa meydan okuyuşuyla daha en başından, üstü her zaman örtülmeye çalışılan bir kraliyet hayatına ait olmadığını gösterir. “Sadece korkarsa güvende olacağı” öğretilir çocukluğundan itibaren; oysa korkusuzluğu şiar edinmiş, bu şekilde hayatta kalmış ve aşkını kurtarmıştır. İntikama yenilmek yerine bir gün kendi hikâyesini anlatabilme umuduyla yaşadığını dile getiren Ophelia, trajedinin merkezinde yalnızca Hamlet’in yer almadığını, adaletin sağlanmasında kadın sesinin de ne kadar güçlü haykırdığını gösteren bir karakter olarak karşımıza çıkar.
Shakespeare’in şiirsel üslubuna sadık kalarak senaryoyu dizelerle süsleyen McCarthy, kurguyu da adeta ezgisel bir ritimle ilerletir. Böylelikle edebiyatı, müziği ve sinemayı tek bir perdede buluşturan zengin içerikli bir yapım ortaya koymuştur.