Hem yaratıcı, hem temiz kalpli hem de çok yetenekli Walter Mitty’nin annesinin kuzusu, patronunun kölesi ve nişanlısının kandırılmışı olarak sürdürdüğü edilgen hayatında tek kaçış noktası maceradan maceraya atıldığı hayalleridir. Ünlü bir dergi grubunda düşüncelerinin kaymağını yiyen patronun müstakbel damadı olarak yaşlanırken hayallerindeki güzel gerçekten karşısına çıkar, hem de çok esrarengiz biçimde… Kendisini bambaşka bir serüvene sürükleyecek olan bu genç hanımın peşinden gidip sonunda yaşamının kontrolünü ele geçiren Walter kusursuz bir kahramana dönüşür. Yakın zamanda Ben Stiller tarafından yeniden beyazperdeye taşınan film James Thurber’in 1941 tarihli romanından çok başarılı bir uyarlamadır. II. Dünya Savaşı döneminde bambaşka bir kaçış öyküsüne tanıklık etmemizin ilginçliğinden öte Danny Kaye’in mükemmel performansı kaçırılmaması gereken bir klasiği beğenimize sunar. Tabii ki temasıyla tüm filme hakim olan Stephen Foster’ın “Beautiful Dreamer” şarkısını da unutmamak gerekir.