Yıllar önce kafamı dağıtmak için o sıralarda vizyonda olan bu filme girmiş ve filmin ortasında daha fazla dayanamayarak çığlıklar atarak sinema salonundan kaçmak istemiştim. Normal koşullar altında şiddet içeren, kan, silah ve patlama sahnelerinden geçilmeyen filmlerden hiç hoşlanmam. Ancak o gün ne kadar zor bir gün geçirmişsem çocukluğumun figürleri olan ve artık altmışlarına gelen yıldızların bir zamanlar steroidlerle şişirilmiş kaslarının şimdilerde ne kadar sarktığını izleyerek kafamı boşaltmak istemiş olmalıyım. Ne var ki filmde hiç bitmeyen bir taramalı tüfek sesi vardı ve sürekli birileri parçalanarak terk-i diyar eyliyordu. Yıllarca karate filmlerinde sergilenen tekme sahnelerinden bile esirgediğim bünyem bu kadar şiddet sarmalının içinde daha fazla direnemedi ve Halil Sezai gibi isyan etti. Velhasıl size de kafanızı boşaltmak ve aksiyonun dibini ekmekle sıyırmak istediğiniz günlerde izlemenizi önerebileceğim bir yapım The Expendables (2010). Filmin konusuna gelirsek, ABD her zaman olduğu gibi yine bir yerlere demokrasi götürme hevesine kapılır ve bir Güney Amerika ülkesinin zalim diktatörünü devirmesi için bir grup paralı askeri ülkeye gizlice sızdırır. Lakin hiçbir şey bu askerlere anlatıldığı gibi değildir. Ekip bir anda kendini büyük bir ihanetin içinde bulur. Üstelik şimdi masum insanların hayatları ve ekibin geleceği tehlikededir. Düşmansa hiç bilmedikleri bir ülkede değil, aksine yanı başlarındadır. Gişede oldukça ilgi çeken filmin üç adet devam filmi de çekilmiştir. Filmin başrol oyunculuğunun yanı sıra senaryosu ve yönetmenliğini de üstlenen Slyvester Stallone’ye Jason Statham, Jet Li, Mickey Rourke, Eric Roberts, Arnold Schwarzenegger ve Bruce Willis gibi birbirinden ünlü isimler eşlik etmektedir.