80’ler havasının karnaval misali hakim olduğu bir havada açılan film, Californialı vampirlerin bir lunaparkta başlayan avlarını gösterir. Sonraki sahnede muhteşem The Doors şarkısı People Are Strange eşliğinde California güneşi altındaki birbirinden farklı gençleri gösterir ki, film sizi o anda esir alacaktır. Günümüzde hem sinemada hem de dizilerde hakim olan vampir teması dahilinde, benzerlerinden farklı bir film The Lost Boys. “Teen-vampire” temasının hakim olduğu filmde, Michael ve Sam anneleriyle birlikte Arizona’dan California’ya taşınmışlardır. Michael bir gece Star adlı genç bir kadına rastlar ve onun peşinden gidişi, vampirlerle tanışmasına neden olacaktır. Kardeşi Sam ise çocuk denebilecek vampir avcılarıyla tanışır ve ağabeyinin yaşadığı değişimlerle birlikte vampirlerle mücadeleleri de başlayacaktır. İsmini Peter Pan ve Varolmayan Ülke hikayesinden alan, vampir geleneğinin bir nebze farklılaştırıldığı The Lost Boys, hem farklı ve eğlenceli bir örnek olarak hem de 80’ler havasını oldukça güzel yansıtışı sebebiyle meraklısına asla kaçırılmayacak bir film. “Sleep all day. Party all night. Never grow old. Never die. It’s fun to be a vampire.”