Yönetmenliğini Jon Turteltaub’un yaptığı filmde Lucy karakterine, romantik komedilerin her daim favori ismi Sandra Bullock hayat veriyor. Sandra Bullock’a, ise o güzel sarı saçları ile Bill Pullman eşlik ediyor. Lucy, Chicago’daki bir tren istasyonunda gişecidir, hayatta yapayalnızdır ve çalıştığı tren istasyonundan sabahları işine gitmek için trene binen bir avukata platonik olarak sırılsıklam âşıktır. Bir sabah tam da Noel arifesinde, yakışıklı avukat Peter, gaspçıların saldırısına uğrar ve kendini tren raylarında bulur. Onu kurtaracak kişi hiç kuşkusuz Lucy’dir. Peter hastaneye kaldırıldığında komadadır. Peter’ın birbirinden sevimli ve gürültücü bir kuş sürüsünü andıran ailesi ise hastanede yaşanan bir karışıklık sonrasında Lucy’yi Peter’ın nişanlısı zanneder ve bağrına basar. Lucy bir anda kendini âşık olduğu adamın nişanlısı ve çok geniş bir ailenin ferdi olarak bulmuştur. Ne var ki Lucy, Peter’ın ailesi ile vakit geçirdikçe Peter’ın kardeşi Jack’i tanıma fırsatı yakalayacaktır. Peter hastane odasındaki derin uykusundayken, Lucy ile Jack Chicago’nun buz gibi havasında sımsıcak bir aşka tutulacaklardır. Ufacık bir yanlış anlamayla arapsaçına dönen bu aşk hikâyesi, izleyicinin gönlünde çok naif bir mutluluk bırakıyor.