30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin en heyecanlı ve yoğun geçen beşinci gününü de geride bıraktık. Sabah erken saatlerde Nuri Bilge Ceylan’ın prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yapan ve başrol oyuncusu Merve Dizdar’a En İyi Kadın Oyuncu ödülünü getiren Kuru Otlar Üstüne basın karşısında görücüye çıktı. Daha sonra 13.30 seansında tüm salonlarda aynı anda gösterilerek Türkiye prömiyerini yapan Kuru Otlar Üstüne, tahmin edilenden çok daha büyük bir ilgiyle karşılandı. Tüm salonların tıklım tıklım dolduğu gösterimin ardından PGM salonundaki ekiple yapılan söyleşide ise tam anlamıyla bir sevgi seli yaşandı. Söyleşinin gerçekleştirildiği başta Nuri Bilge Ceylan olmak üzere tüm ekibin sorulara verdiği sıcak ve samimi cevaplar, seyirci tarafından sık sık alkışlarla kesildi. Nuri Bilge Ceylan ile Ebru Ceylan’ın seyircilerden gelen bir sorunun üzerine fikir ayrılığına düşüp de oldukça sempatik bir tartışmaya tutuşmaları salondaki olumlu atmosferi daha da arttırdı.
Büyük Şehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın teşekkür konuşması ile sonlanan söyleşinin en büyük alkış alan anları ise gösterimden elde edilen gelirin depremzedelere dağıtılacak olmasının dile getirilmesi oldu. Tüm bu yoğunluğun ardından akşam seansında ulusal yarışma filmlerinden kalan iki tanesinin de izlenmesiyle cumartesi akşamı yapılacak ödül töreninde dağıtılacak ödüllere gözler dikilmiş oldu. Başta Kuru Otlar Üstüne olmak üzere gün içinde izlediğimiz filmlerle ilgili kısa kısa izlenimlerimizi sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Keyifli izlemeler…
Suyun Üstü (Yön. Aslıhan Ünaldı, 2023)
Birçok belgesel ve kısa filme imza atan Aslıhan Ünaldı, ilk uzun metraj kurmaca filmi Suyun Üstü ile ilk kez 30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali Ulusal Yarışma kapsamında seyirci ile buluştu. Ünaldı, daha önce örneklerini çokça gördüğümüz aile çözümlemesi hikâyesini ülke gerçekleri ile harmanlayarak perdeye taşıyor. Bir yandan defalarca ihanet yaşanması nedeniyle yıllar önce boşanmış bir çift, diğer yanda babayı asla affetmeyen ailenin küçük kızı, bir diğer yanda ise yıllardır New York’ta yaşayan ve orada evlenmiş olan büyük kız çocuk ve aile içindeki tüm bu dinamiklere tam olarak hâkim olamayan yabancı damat… Bu patlamaya hazır bir bombanın parçalarıymış gibi bir araya getirilen aile bireyleri, bir haftalığına tekne tatiline çıkar. Seyahat sırasında hem aile sırları hem de ülkenin insan hakları, demokrasi gibi konularda geldiği noktanın vahameti gözler önüne serilir.
Suyun Üstü, her ne kadar ülke gerçeklerinden bahsetse de beylik laflar etmekten, didaktik olmaktan mümkün mertebe kaçınıyor. Tıpkı filmde belgesel çekmek amacıyla çevresindekilere kamerasını çevirerek mikrofon uzatan Zeynep gibi Ünaldı da ülkede yaşayan herkesin sesine yer veriyor. Kısıtlı bir alanda, doğanın, aile içi çatışmaların, dışardan gelen yabancıların tehdidi altında tekrar bir araya gelmeye çalışan aile, matruşka gibi ortaya çıkan yeni yeni sorunlarla yüzleştikçe suyun altındaki asıl meselelere odaklanmayı kaçırıyor. Lakin günün sonunda ülkenin meseleleri, ailenin kucaklaşmasına, tek yumruk olmasına vesile oluyor. Aile, dışarıdaki düşmana karşı her ne olursa olsun kenetlenip mücadele etmeyi biliyor.
Suyun Üstü, çoklu karakter yapısına rağmen ustalıkla yazılmış senaryosu, Fethiye’nin şahane kıyılarının da hakkını veren görüntü yönetimi ve en önemlisi göz dolduran oyunculuklarıyla akıllarda yer eden bir film. Ünaldı’nın gelecek işlerini merak etmemek elde değil.
Kuru Otlar Üstüne (Yön. Nuri Bilge Ceylan, 2023)
Ülke insanının davranışlarını en iyi gözlemleyip perdeye aktaran Nuri Bilge Ceylan, son filmi Kuru Otlar Üstüne‘de yine seyirciyi taşraya götürüyor. Bu kez Ege ya da İç Anadolu değil Doğu Anadolu’nun bir kasabasına gidiyoruz. Erzurum’un yerel halkın değimiyle sadece kış ve yaz olmak üzere iki mevsimin yaşandığı bir kasabadayız. Henüz meslekte dördüncü yılında olmasına rağmen resme olan tutkusunu bile kaybetmiş bir resim öğretmeni olan Samet odaktaki karakter. Ceylan’ın tüm filmografisinde farklı isimlerle ve mesleklerle karşımıza çıkan bencil, duyarsız, umursamaz, bağlanmaz bir erkek Samet. Ve Samet’e projeksiyon tutacak farklı yaşlardaki iki kadın; Nuray ve Sevim… Gencecik kıpır kıpır, hayat dolu, yüzünden gülücük eksik olmayan bir kadın olan Sevim de kısacık yaşamında çok ağır şeyler yaşamış, çok yorulmuş bir kadın olan Nuray da farklı şekillerde Samet’i etkiler.
Ceylan’ın filmografisi boyunca karşımıza çıkan çok önemli ressamların eserlerini andıran karelerden öte Kuru Otlar Üstüne‘de fotoğraf karelerini ilk kez bu kadar yoğun ve net bir şekilde görüyoruz. Ceylan, adeta kendi filminin içinde ara ara deklanşöre basarak bir diğer sanatını icra ediyor. Ve bu anların ardından da muhtemelen daha önce kendisinin çektiği fotoğrafları filmin içine yerleştiriyor. Müziğin çok az duyulduğu, bol bol fotoğraf karelerinin kendini gösterdiği filmin en büyük sürprizi ise seyircinin kendini kaptırıp katarsis yaşama ihtimali olan tek sahnede de radikal bir tercih yaparak tam anlamıyla bir yabancılaştırma yaşatması oluyor. Kısacık bir izlenim yazısına sığmayacak kadar akılları baştan alacak olan Kuru Otlar Üstüne, seyircinin sırtına ağır bir yük ve derin bir sorgulama bırakarak final yapıyor. Velhasıl kelam Ceylan yine Ceylanlığını yapıyor.
Sömürgeciler (Yön. Felipe Gálvez Haberle, 2023)
Sömürgeciler 1890’lar İngiliz mandası altında yaşam savaşı veren yerlilerin hayatlarını merkezine alan bir direniş filmidir. Aslında filmin bir isyan manifestosu olma özelliği yoktur, ancak hikâyenin oluşturduğu dil seyirciyi yerlilerin safına kolaylıkla çekme gücüne sahip olduğu için madur karakterlerin olası herhangi bir eylemi bize direniş olarak görünür. Örgütlenmenin, birliğin önemini defalarca öğreten analitik tarih şu an içinde bulunduğumuz küresel dünyanın da geçmişten dersler çıkararak nabzını tutmaktadır. Şili ve çevresi, toprak bütünlüğünün tek bir kişinin eline geçtiği, insanların atıklardan daha değersiz olduğu bir coğrafyadan perdelerini açar. Bir mestizo ve “köle” olan Segundo yönetimin José Menéndez’e verdiği toprağı ve iltiması sınırlandırmak için MacLennan ve Bill eşliğinde yola çıkar. “Amerikalı” ve “İngiliz” olgularının yarattığı gergin yapı yerli sınıfa tabii olan Segundo’nun hayat şartlarını daha da zorlaştırmaktadır. İngiliz Ordu Kaptanı MacLennan ve Amerika’nın paralı askeri olan Bill arasında geçen tahakküm problemi yolculuğu her bir adımı tehlike dolu tekinsizliğe sürmektedir. Sayısız insanın ölümüne sebep olan bu yabancılar Segundo’nun kendi insanlarının ölmesini izlemesiyle adeta milletlerini kutsamaktadırlar. Yerlilerin katledilmesine seyirci bırakılan Segundo günün birinde geç de olsa gelecek olan adalete inanmak zorundadır. Yapılan zulüm, taciz, cinsel hakların ihlali, sömürgecelik kavramının sadece kapitalizm kökenli olmadığının da altını çizmektedir. Çocuklar ve kadınlar için dünyanın hiçbir sisteminde güvenli alanın olmayışının defalarca vurgulandığı film aslında karakter ağırlığı bakımından eril bir bakış açısına sahipmiş gibi görünüyor; ancak yarattığı güçlü kadın karakterlele bu görüşü kısa bir süre sonra lehine çevirir.
Felipe Gálvez Haberle’ın ilk yönetmenlik denemesi olan Sömürgeciler bana kalırsa anlatım bakımından geçmişin günahlarını çıkarmayı hedefliyor. Şili; Arjantin, Birleşik Krallık, Tayvan, Fransa, Danimarka, İsveç ve Almanya ortak yapımı olan film günümüz kapital dünyasında oldukça dikkat çekici bir noktayı merkeze almış: Çokkültürlülük. Birbirinden farksız; ancak bir o kadar da birbirinin aynı olan modern dünya insanları gelişmekte olduğumuzu savunsak da hâlâ birçok açıdan birbirini sömürmeye devam ediyor. Dünya prömiyerini 76. Cannes Film Festivali’nde gerçekleştiren Sömürgeciler, FIPRESCI ödülünü kazanan ilk Şili yapımı film olma özelliği taşıyor.
Bir Düşüşün Anatomisi (Yön.Justine Triet, 2023)
Justine Triet’in yönetmenliğini üstlendiği Bir Düşüşün Anatomisi/Anatomy of a Fall, eşini öldürmekle suçlanan ve onun ölümü üzerinde yargılanan Sandra adında bir kadına odaklanıyor. Sandra, görme engelli oğlu Daniel ve kocası Samuel ile uzak bir dağ bölgesinde yaşayan bir kadın. Samuel’in evin dışında ölü bulunmasının ardından şüpheli bir şekilde ölüm soruşturması başlatılıyor. Tüm belirsizliklerin ortasında ise Sandra suçlanır; intihar mı, yoksa cinayet mi?
Bu kadın hem kendini savunmak hem de tüm bunları dünya kamuoyunun önünde yaşamak durumunda kalıyor. Gerçek suç hukuku, aile dramları ve biraz da gerilimi birleştiren bu film, algı, gerçek ve hırs hakkında sürükleyici bir anlatıma sahip. Sandra Hüller, Sandra karakteri ile çok güçlü bir performans sergiliyor. Duruşma tarihi ilerledikçe ve kişisel yaşamının daha da derinlerine inildikçe, karakterin katmanları teker teker ortaya çıkıyor. 2023 Cannes Film Festivali’nden de Palme d’Or ile dönen Anatomy of a Fall, Sandra’nın Samuel’i öldürüp öldürmemesi ile ilgili bir film olmaktan ziyade, bir evliliğin ve bir ailenin yavaş yavaş çözülmesini gözler önüne sermekte aynı zamanda. Filmde suçun ayrıntılarından çok, karakterlerine takıntılı bir senaryo ile karşı karşıya kalıyoruz. Triet’in filmde en başarılı olduğu nokta da burası gibi geliyor bana. İlerleyen zamanlarda da üzerine çok fazla konuşacağımız bir film olacağı açık.