Ceviz Ağacı, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen “39. İstanbul Film Festivali” kapsamında sinemaseverlerin beğenisine sunuldu. Film, yönetmen ve senarist Faysal Soysal’ın ikinci uzun metraj filmi olarak sinemayla buluştu.
Film, Önceki Filmlerin Devamı Niteliğinde
Festivalin “Ulusal Yarışma” kategorisinde yarışan filme ilişkin Sakıp Sabancı Müzesi‘nde kurulan açık hava sinemasında yapılan gösterim öncesi açıklamada bulunan Soysal, “Hayati” karakteri üzerinden ilerleyen yapımın önceki filmlerinin bir devamı gibi düşünebileceğini söyledi.
Soysal, “Üç Yol” filminde ve “Srebrenitsa Anneleri Kayıplarını Arıyor” ile “Kayıp Zamanlar” belgesellerinde Bosna Hersek’te yaşanan acı dolu savaş yıllarına odaklandığını hatırlatarak, şunları kaydetti: “Bu belgeselleri yaparken oradaki bir hikaye beni çok etkilemişti. O da bir Boşnak annenin Sırp komşularıyla ilgili yorumuydu. Onlarla selamlaşıyor musunuz dediğimde, ‘onların gözleri önünde benim çocuklarım öldürüldü, onlar benim evimi gösterdiler Sırp ordusuna. Şimdi onlara nasıl selam vereyim’ diyordu. Ben o arada bu Sırp aile üzerinden geceleri nasıl başlarını yastığa koyarak rahat uyuyabiliyorlar diye düşünmeye başladım. Sonra Türkiye’deki ve dünyadaki olayları da düşündüğümde hem mülteci olaylarını hem savaşları özellikle de son yıllarda artan kadına şiddet ve cinayetlerini ele aldığımda bizim birçok şeye artık duyarsızlaştığımızı, gittikçe sessiz kaldığımızı gördüm.”
Filme başlamadan önce edebiyat üzerine de okumalar yaptığına işaret eden Sosyal, “Bir yazarın özellikle modern dönemde yazma serüveni nasıl tıkanıyor konusunu da ele aldım. Bütün bu noktalar kesiştiğinde Ceviz Ağacı gibi bir hikaye ortaya çıktı. Ama filmin yazımı yaklaşık 4-5 yıl sürdü. Farklı yazar arkadaşlardan diyaloglar konusunda da destek, danışmanlık aldım.” dedi.
Faysal Sosyal, “Ceviz Ağacı“nda, ilk filmi “Üç Yol“daki eksiklikleri dikkate alarak hareket etmeye çalıştıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Bu film teknik olarak daha başarılı görülebilir, oyuncu, yönetmen ve görüntü yönetmeni anlamında. Daha iyi bir sonuca ulaştığımızı söyleyebiliriz. Ben daha önce yazdığım şiirlerde de, yaptığım filmlerde de aslında başta ‘seyirci, okuyucu ne mesaj alacak’ diye düşünmem. İlk olarak sevebileceğim, mutlu olabileceğim bir film ortaya koymaya çalışıyorum. Ama tabii ki seyirciyle buluşan, onları da etkileyen bir film olması benim için önemlidir. Fakat çok fazla insana ulaşma gibi bir kaygım yok. Sanat eserinde bence bu bir tuzaktır. Bu sebeple bence her filmin kendi seyircisi var. Önemli olan yönetmenin kendini doğru anlatabilmesi ve zamana kalıcı bir eser ortaya koyabilmesi.”
Mayıs ayında vizyona girmesi planlanan filmin gösteriminin koronavirüs tedbirleri kapsamında sinemaların kapanmasıyla birlikte iptal edildiği söyleyen Soysal, sonbahar döneminde ya da Aralık ayında sinemalarda gösterime girebileceğini sözlerine ekledi.