Gezici Festival, 25. yılında izleyicisiyle buluşmak üzere çok yakında yola çıkıyor.
Ankara Sinema Derneği’nin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen festival bu yıl 29 Kasım-5 Aralık tarihleri arasında Ankara’da, 6-8 Aralık’ta Sinop’ta ve 9-12 Aralık’ta Kastamonu’da perdelerini açacak. Festival’in bu yılki programında Dünya Sineması, Kısa İyidir, Çocuklar İçin, Türkiye Sineması, Sessiz Sinema gibi klâsikleşen bölümlerin yanı sıra 25. yıl için özel olarak programlanan, yeni, tematik film seçkileri de yer alıyor.
25. Gezici Festival’in Dünya Sineması bölümünde her yıl olduğu gibi önemli festivallerde gösterilen, ödüller kazanan ve gündem oluşturan en yeni filmlerden oluşturulan bir seçki seyirciyle buluşacak.
Slovak yönetmen Marko Škop’un Slovakya’nın Oscar adayı olan ikinci uzun metrajlı filmi Nech je svetlo / Işık, Daha Fazla Işık, aşırı sağın giderek yükseldiği ve yaşamın her alanında nefret kültürünün hakim olduğu günümüz Avrupası’na bir aile hikayesi üzerinden bakıyor. Karlovy Vary Film Festivali’nde Ekümenik Jüri Özel Ödülü ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandı.
Cannes Film Festivali’nin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde en iyi ilk filme verilen Altın Kamera ödülünü kazanan ve daha sonra pek çok festivalde dikkat çeken Nuestras madre / Annelerimiz, 10 yıldan fazladır Fransa’da belgesel alanında çalışan Guatemalalı sinemacı César Díaz’ın ilk kurmaca filmi.
Madame Satã, Gümüş Uçurum, Futuro Beach gibi filmleriyle tanıdığımız Karim Aïnouz’un, Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde ödül alan ve önümüzdeki yıl Oscar yarışında Brezilya’yı temsil edecek olan yeni filmi A Vida Invisível / Görünmez Yaşam, 1950’lerde, Rio de Janeiro’da baskılar ve ön yargıyla mücadele etmek zorunda kalan iki güçlü kadının hikayesini anlatıyor.
Romanyalı sinemacı Anca Damian’ın yeni filmi L’extraordinaire voyage de Marona / Bir Köpeğin Fantastik Hikayesi, yaratıcı görselliği, dokunaklı hikayesi ve ustaca anlatımıyla yılın en dikkat çekici canlandırmalarından biri.
Belgesel sinemacı Eliza Capai’nin bu yıl Berlin Film Festivali’nde Uluslararası Af Örgütü Ödülü’nü kazanan filmi Espero tua (re)volta / Sıra Sende, geleceğine sahip çıkmak isteyen üç genç aktivistin iç içe geçen hikayeleri üzerinden son yıllarda Brezilya toplumunu etkisinde alan toplumsal hareketin izini sürüyor.
Kısa filmleriyle tanınan Josephine Mackerras’ın South By Southwest Film Festivali’nde ödül kazanan ilk uzun metraji Alice, korunaklı hayatı birdenbire altüst olan bir annenin sıra dışı yaşam mücadelesini konu alıyor.
İngiliz oyuncu Billie Piper’ın dünya galasını Venedik Film Festivali’nde yapan ilk yönetmenlik denemesi, Rare Beasts / Ayrık Otları, romantik komedi klişelerini tersine çeviren son derece özgün bir kara komedi.
Brezilyalı yönetmen Sandra Kogut’un, ilk gösterimi Toronto Film Festivali’nde yapılan ve geçtiğimiz günlerde Antalya’da başrol oyuncusuyla Altın Portakal kazanan filmi Três Verões / Üç Yaz, son dönemde Brezilya’da yaşanan mali yolsuzlukları zengin bir ailenin evinde çalışan bir kadının gözünden anlatıyor.
Berlin Film Festivali’nin Generation 14+ bölümünde en iyi film seçilen ve geçtiğimiz yıl birçok festivalde ödüller kazanan Beol-sae / Sinek Kuşu, kısa filmleriyle tanınan Güney Koreli sinemacı Bora Kim’in ilk uzun metrajı.
Japonya’da kuşağının en iyi oyuncularından sayılan genç yıldız Joe Odegari’nin, usta görüntü yönetmeni Christopher Doyle ile beraber çalıştığı ilk yönetmenlik denemesi Aru Sendo No Hanashi / Zaman Her Şeyi Siler katıldığı tüm festivallerde çok iyi tepkiler aldı. Özellikle iddialı görsel tasarımıyla dikkat çeken film, geçtiğimiz günlerde Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma bölümünde Altın Portakal kazandı.