8. Boğaziçi Film Festivali bu yıl #HerŞeyeRağmen sloganıyla sinemaseverleri ağırlamaya başladı. Festival açılışını ise Sun Children filmi ile gerçekleştirdi. Festivalin ilk gününde Nasipse Adayız‘ın gösterimi sonrasında ise film ekibi ile söyleşi gerçekleşti.
Festivalin ilk gününün açılış filmi, Majid Majidi‘nin dünya prömiyerini 77. Venedik Film Festivali Ana Yarışma bölümünde gerçekleştiren ve Rouhollah Zamani’ye Marcello Mastroianni En İyi Genç Oyuncu Ödülü’nü kazandıran filmi Sun Children olurken, Ercan Kesal‘ın ilk uzun metraj filmi Nasipse Adayız‘ın Beyoğlu Sineması‘ndaki gösterimi film ekibinin de katılımıyla gerçekleşti.
Festivalin açılış filmi öncesi Beyoğlu Sineması’nda bir konuşma yapan Boğaziçi Film Festivali Artistik Direktörü Emrah Kılıç, açılışı İranlı yönetmen Majid Majidi‘nin son filmi Sun Children ile Kadıköy Sineması’ndaki gösterim ile aynı anda yaptıklarını söyledi. Majid Majidi‘yi festivalin beşinci yılında Beyond the Clouds filmiyle ağırladıklarını belirten Kılıç, “Sizler için açılış filmi olarak sevdiğimiz bir yönetmenin iyi bir filmini seçtik. İyi seyirler ve iyi festivaller diliyorum” dedi.
Festivalin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alan Nasipse Adayız filminin gösterimi dün saat 18.00’de Beyoğlu Sineması’nda yoğun bir katılımla gerçekleşti. Ercan Kesal‘ın aynı adlı romanından uyarlanan ve İstanbul’da bir belediyenin başkan aday adayı olan Doktor Kemal Güner’in bir günde geçen trajikomik hikayesini konu edinen filmin gösteriminin ardından, filmin yapımcısı Suzan Güverte ve oyuncularından Muttalip Müjdeci seyircilerin karşısına çıktı. Soru cevap bölümünün moderatörlüğünü Burak Göral yaptı.
“Filmin Tüm Mekanları Gerçek”
Filmin gösteriminin ardından seyircilerle buluşan filmin yapımcısı Suzan Güverte, söyleşiye projenin kendisine gelmesi ve ilk süreçteki hazırlıktan bahsederek başladı. Filmin görsel olarak kolay bir dili olmadığı için ilk olarak tasarımla başladıklarını belirten Güverte, otantikliği sağlamak için gerçek mekanları seçtiklerini ifade etti ve sözlerine “Tüm mekanlar Ercan Bey’in eskiden bu hikayeyi yaşarken geçen yerler. Yani kendi hikayesindeki gibi her şey gerçek. Tıpkı filmde izlediğiniz gibi olayları bir düğün salonunda yaşamış” şeklinde devam etti.
Suzan Güverte kendisine yöneltilen “Hem senarist hem de başrol karakteri aynı kişi olunca yapımcının işi kolaylaşıyor mu yoksa zorlaşıyor mu?” sorusuna ise Ercan Kesal‘ın yaratıcı olmasının yapım sürecinin belirli noktalarını kolaylaştırdığını söylerken filmin neredeyse bütün ağırlığının onun üstüne binmesinin de bazı zorluklar doğurduğunu belirtti. Kesal‘ın filmin görüntü yönetmeni olan Barbu Balasoiu ile anlaşması hakkında da bilgi veren Güverte, Ercan Kesal‘ın görüntü yönetmeni ile aylar önce buluştuklarını ve fikirlerinin de uyuştuğunda bu filmde beraber çalışmayı kararlaştırdıklarını söyleyerek filmin görüntü yönetmeninin Romen olmasının da Romen Sineması’na olan hayranlığıyla açıkladı.
Sinemaseverler filmlere ait seans bilgileri ve fragmanlara, festivalin sosyal medya hesaplarından, filmlerle ilgili ayrıntılı bilgilere de buradan ulaşabilir.