American Beauty (1999) Yön: Sam Mendes.rnSam Mendes’in çıkış yaptığı filmi American Beauty’de, kusursuz gibi görülen bir rüyanın daha yakından bakıldığında aslında bir kâbustan ibaret olduğunun resmi çizilir. Amerikan rüyası denilen toz pembe, süt beyazı bir dünyanın içine sıkışan aile reisi Lester Burnham, karısına ve kızına yabancılaşmış, çevresiyle olan ilişkisini yitirmiş ve tatminsiz, saman tadında monoton bir hayatı heyecandan uzak bir biçimde sürdürmektedir. Mendes, bu kare ile hikâyesini net bir biçimde özetler. Lester Burnham, koltuğuna uzanarak rüyalara dalmıştır ve arkasında beliren şikâyetçi, hoşnutsuz karısına aldırmamaktadır. Vazodaki güller onun tutkusunu, dört bir yanını kuşatan tekdüze renkler ise onun tatsız hayatını ifade etmektedir. Karısına, dolayısıyla da hayatına dair tüm sıkıntılarına arkasını dönen Lester, kurtuluşu bir düşe inanmakta, boş bir hevesle mutlu olmakta bulmuştur. Orta yaş kriziyle ergenlik bunalımını, toplumsal bir hapishaneyle tabusuz ve kuralsız bir cemiyet özlemini, büyük bir ütopyanın aslında çoktan çürümüşlüğüyle yeni, gizil bir tutkunun doğuşunu paralel olarak anlatır American Beauty. Peki, siz bu kare hakkında neler düşünüyorsunuz?rn