Bazı filmleri festivalde, perdede seyretmekle, herhangi başka bir yerde seyretmek arasında ciddi farklılıklar var. Mohsen Makhmalbaf’ın Nun va Goldoon’u da kesinlikle o filmlerden biri. Sinemanın doğası, sinemada gerçeğin ve tarihin temsili üzerine derin düşüncelere dalan ve daldıran böylesi bir filmi, evde seyretmenin yaratacağı ile bir salon dolusu festival seyircisiyle birlikte izlemenin yaratacağı etki kuşkusuz bambaşka. Film, üslubunu ağırlaştırmadan sinemanın kendisine dair ciddi sorgulamalar barındırırken, adına ihanet etmiyor, çok saf ve masum bir kareyle sona eriyor. 400 Blows (1959)’un finalini andırırcasına ekranda kalan bu son kare akıllarındayken adım atıyor sokağa onlarca seyirci, ‘sinemadan çıkmış insan’lar olarak.