Ankara Film Festivali’nin Dünya Sineması bölümünde bu yıl, Institut français Türkiye’nin katkılarıyla oluşturulan Hep Yeni: François Truffaut başlıklı özel bir seçki de yer alacak.
35. Ankara Film Festivali, Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından 7-15 Kasım tarihleri arasında Büyülü Fener Kızılay Sineması’nda düzenlenecek. Festivalin Dünya Sineması bölümündeki en dikkat çekici etkinliklerden biri de François Truffaut‘nun anısına düzenlenen Hep Yeni: François Truffaut seçkisi olacak.
Institut français Türkiye’nin katkılarıyla hazırlanan bu seçki, sinema tarihini derinden etkileyen Fransız Yeni Dalga hareketinin yaratıcılarından François Truffaut’nun üç önemli klasiğini, yenilikçi anlatım teknikleri ve kişisel hikaye anlatımıyla izleyicilere sunacak.
En Kişisel Eseri de Seçkide
Truffaut’nun hem ilk uzun metrajlı filmi hem de en kişisel yapıtı olan 400 Blows, Fransız Yeni Dalga sinemasının mihenk taşlarından biri olarak kabul ediliyor. Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü kazanan ve Oscar’da En İyi Senaryo dalında aday gösterilen film, Truffaut’nun sinemadaki alter egosu Antoine Doinel’in gözünden çocukluk yalnızlığını ve otoriteyle çatışmasını ele alıyor. Jean-Pierre Léaud’nun etkileyici doğallıktaki performansı ile dikkat çeken film, Yeni Dalga akımının özgür ve yenilikçi sinema tekniklerini kişisel ve duygusal bir anlatımla birleştiriyor.
Adèle Hugo’nun Hikayesi
1975 yapımı The Story of Adèle H., gerçek bir yaşam hikayesine dayanan dokunaklı bir dönem filmi olarak öne çıkıyor. Victor Hugo’nun kızı Adèle Hugo’nun saplantılı aşkını konu alan film, romantik tutkunun insan ruhunda bıraktığı derin izleri işliyor. Adèle Hugo’nun günlüklerinden uyarlanan The Story of Adèle H., aşkın yüceltici ve yıkıcı doğasını beyaz perdeye taşırken, Isabelle Adjani’nin Oscar’a aday gösterilen unutulmaz performansıyla akıllarda yer ediyor.
Sinemaya Vedası
Truffaut’nun hayatını kaybetmeden bir yıl önce çektiği son filmi Confidentially Yours, stilize bir kapanış niteliği taşıyor. Bu yapım, Fransız sinemasının usta oyuncuları Jean-Louis Trintignant ve Fanny Ardant’ı bir araya getirirken, kara film türünde bir gerilim-komedi olarak izleyicilerle buluşuyor. Amerikalı yazar Charles Williams’ın The Long Saturday Night adlı romanından uyarlanan film, cinayetle suçlanan bir emlakçı ve sekreterinin kendilerini aklama çabasını anlatıyor. Truffaut’nun Alfred Hitchcock’a bir saygı duruşu niteliğindeki bu film, Néstor Almendros’un imzasını taşıyan etkileyici siyah beyaz görüntüleriyle 1940’lar ve 1950’lerin Amerikan kara film atmosferini yeniden canlandırıyor.