“Hep denedin, hep yenildin. Olsun.
Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.”
Samuel Beckett
Inside Llewyn Davis (2013)
1960’lı yılların New York’unda karlı, soğuk ve puslu sokaklarda bir oradan bir buraya sürükleniyor Llewyn Davis ve biz de ona eşlik ediyoruz bu soğuk ama hayalinin peşinden gittiği yolculuğunda. Inside Llewyn Davis, zamanının folk müziğinin durumunu Coen Kardeşler’in usta yönetmenliği, Oscar Isaac’ın önünde eğilesi performansıyla gönüllerde hafif burukluk vererek anlatıyor. Burukluk var evet ama umudu da azımsanmayacak kadar kuvvetli aslında. Nitekim, umut beraberinde kırıklıkları ve buruklukları da getirir. Önemli olan onun nasıl diri tutulacağıdır. Umut ve hayallerin birbirinden beslendiğini düşünürsek, Davis bunu başarıyor diyebilmek mümkün görünüyor. Yaptığı folk müziği kapı kapı dolaşarak tanıtmak ve satmak istiyor, başaramıyor ama yılmıyor da.
Inside Llewyn Davis, bizi folk müziğin derinliklerine götürürken, hayatın tüm pesimistliğine rağmen de umudu elden bıraktırmıyor. Başarısızlıkların tabii olduğu ama hayallerimizden vazgeçmediğimiz bir dünyanın mümkünlüğünü 60’ların havasında yaşatıyor Coen kardeşler.
Nurbanu Gürsoy