The Shining (1980)
Eskimeyen klasik bir Kubrick gerilimi olan The Shining, defa olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz Stephen King’in nasıl bu kadar korkutucu olabildiğini anlayamadığımız zihninden çıkıyor aslında. Jack Nicholson’ın zihniyle adeta oynanan karakterine hayat verdiği efsanevi performansını geçen bir performans varsa o da Overlook Hotel’in bizzat kendisidir. Her bir köşesinde sanatsal bir görsellik izlerken gerilimi iliklerimize kadar hissetmemizi sağlayan otel, uçsuz bucaksız sinema evreninin en akılda kalıcı ögelerinden biri halinde. Romanda ise otelin “canlı” olarak tasvir edildiği bilinenler arasında. 1980 yılında filmin seyirciye sunulmasının ardından hayatlarımıza giren “redrum” kelimesine, sinema-tv ve müzik dünyasında yapılan sayısız gönderme ise The Shining‘in bize getirdiği garip kazanımlardan bir diğeri. İşin içerisinde Stephen King ve Stanley Kubrick işbirliği olunca garipliğin pek bir anlamı kalmıyor tabii.
The Green Mile (1999)
Stephen King’i hep korku janrıyla hatırlıyoruz değil mi? Biraz daha yakından tanımanın zamanı geldi. The Green Mile‘ı yıllardır defalarca TV’de izlediniz, ama hiç bu muhteşem senaryonun kimin kaleminden çıktığını merak etmediniz değil mi? Araştırdığınız zaman karşınıza Stephen King çıkıyor ve kendine yine hayran etmeyi başarıyor. Roman uyarlamasının iplerini eline alan ve filmin yönetmenliğini üstlenen Frank Darabont’un da hakkını yemek olmaz! El birliğiyle hepimizi yıllarca gözyaşlarına boğduklarını asla inkâr edemeyiz.
Tom Hanks ve Michael Clark Duncan’ın başrollerini paylaştığı filmde suçsuz olduğu hâlde hem duygusal hem fiziksel olarak acı çekmeye ve ardından idama mahkum edilen John’un hapishanede yaşadıkları anlatılır. Çürümüş adalet sistemi ve ırkçılık konularını en acımasız haliyle bizlere sunan filmin dört Akademi adaylığının yanı sıra birçok ödülü bulunuyor.
Özlem Yenilmez