Gülin Çavuş’un seçimleri:
- Dheepan (Yön: Jacques Audiard, 2015)
Neden İzlenmeli? Jacques Audiard’ın Cannes’dan ödülle dönen son filmi, Sri Lanka’daki iç savaştan kaçan Tamil mültecilerinin Fransa’ya sığınma hikâyesini konu alıyor ve festivalin en dikkat çeken filmlerinden biri olacağa benziyor. Yönetmenin diğer eserlerine kıyasla aksiyonu daha yüksek olduğuna inandığım bir film. Audiard’ın hayranlarının kaçırmayacağına emin olsam da bugün özellikle mülteciler, sığınmacılar üzerine daha çok şey konuşuluyorken bu filmi pas geçmeyin derim. Filmde Fransa’ya sığınabilmek için aile rolü yapan üç kişinin başından geçenleri izlerken hayatla baş edebilmenin zorlukları yüzümüze bir kez daha çarpılıyor.
- La Loi du Marché (The Measure of a Man, Yön: Stéphane Brizé, 2015)
Neden İzlenmeli? Hayat mücadelesinin ve “geçinmenin” bir hayli zor olduğunu Dardenne Kardeşlervari bir dille izlemek isteyenler için kaçırılmaması gereken bir film. Orjinal adı “Market Kanunları” olan filmin adından da anlaşılabileceği gibi içinde bulunduğumuz sistemde market kanunları işliyorsa sizin payınıza da büyük olasılıkla yoksulluk düşecektir. Sıradan insanların ne yazık ki sıradan olan çaresiz yaşamlarını konu alan yönetmen Stephane Brize filmde neredeyse iki yıldır işsiz olan Thierry’nin iş bulma ve ailesini geçindirme savaşını işliyor. Bu süre zarfında Thierry, içinden çıkmaya çalıştığı yoksulluğu ve onun yaptırdıklarını başka insanların hayatlarında ve yüzlerinde gördükçe bu derin çelişkiyi nasıl aşacağını bulmaya çalışır.
- An (Yön: Naomi Kawase, 2015)
Neden İzlenmeli? Belgesel yönetmenliğiyle sinema dünyasına girmiş olan Naomi Kawase’nin filmlerini sadece çekimleri için bile izleyebilirsiniz. An‘ın konusu ise Tokue adındaki yaşlı bir kadının “An”, yani bir çeşit Japonya’ya özgü hamur işi yapan fırında çalışmak istemesiyle başlıyor. Dükkânın sahibi Sentaro başta olumlu yaklaşmazken sonrasında Tokue’nin sihirli tarifiyle tanışınca buna ikna oluyor. Cannes’ın Belirli Bir Bakış bölümünde açılış filmi olan bu filmde Sakura’ları seyretmeye doyamayacağız diye düşünmekteyim. Bir yemeğin insanlar arasındaki bağları güçlendirecek kadar etkili olduğunu gösterebilen huzurlu bir film.
- Que Horas Ela Volta? (The Second Mother, Yön: Anna Muylaert, 2015)
Neden İzlenmeli? Brezilya’nın uzun süredir içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları dram ve eğlenceyi dozunda tutarak yansıtan, Berlin ve Sundance Film Festivalleri’nden ödülle dönen kaçırılmaması gereken bir film. 13 yıldır bir ailenin yanında hizmetçi ve bakıcı olarak çalışan Val, kendi kızı Jessica’nın çalıştığı eve gelmek istemesiyle o güne kadar dengede tuttuğu her şeyin sarsılmasını seyreder. Kızı düşündüğünü söylemekten çekinmeyen, zaman zaman rahatsız edici olabilen bir insandır. Zengin ailenin çocuklarına kaba tabirle “züppelik” dersi vermek ister. Jessica, annesinin onu terk edip gittiğini düşündüğü için öfkesiyle, Val ise bunun yaşattığı suçlulukla yüzleşmek zorundadır. Filmin çarpıcı bir diğer noktası ise Val’in bakıcı olarak kaldığı evde, Jessica’nın gelişiyle sınıfsal ayrımının farkına varılmasıdır.
- Me and Earl and Dying Girl (Yön: Alfonso Gomez-Rejon, 2015)
Neden İzlenmeli? Filmekimi’nde eğlenceli bir şeyler arayanlar için tavsiye edilebilecek filmlerden. Hem ağlatıp hem güldüren bu hikâyede asosyal Greg, amatörce film çeken bir lise öğrencisidir. Greg’in annesi, ölmek üzere olan kanser hastası Rachel ile ilgilenmesi için onu zorlar ve bunda bir hayli güçlük çeken Greg arkadaşı Earl’ü de bu işin içine katar. Bazı klişelere yer vermiş olabileceğini düşündüğüm bu filmde yönetmen Alfonso Gomez-Rejon’un klasikleşmiş filmlerin paradosini çeken gençleri konu alması bile eğlenceli.