Chris McCandless (Emile Hirsch), metropolün boğduğu, doğadan uzak kalmış toplumsal yaşam ve Amerikan rüyasının bir sunumu olan “aile projesi”nden kaçan son derece iyi eğitimli biridir. Kendi iç dünyasını çözümlemek için çıktığı Alaska’ya uzanan yolculuğu, hayata dair birçok yeni keşfin kapısını kendisine açacaktır. Sean Penn’in yönetmenlik koltuğunda oturduğu Into the Wild, kendisinin 1991 yılında çektiği The Indian Runner’dan sonra kayda değer ikinci filmi olarak lanse edilir. Eleştirmenler tarafından büyük bir beğeni toplayan film, çeşitli kategorilerde Oscar ve Altın Küre ödüllerine de layık görülmüştür. Alaska’nın eşsiz doğa görüntülerine eşlik etmek isteyenler için son derece keyifli bir eserdir.
27 Şubat 1987 yılında Söke'de doğdu, Bodrum'da büyüdü. Lisenin son sınıfında Ankara'da bulundu, Üniversite bitirmişliği var. Hatta İtalya'da 'yüksek'ten düşüş denemeleri de mevcut. Fakat uzun yıllardır konargöçer bir Egeli olarak İstanbul'da yaşamakta. Muhabirlik, ticaret, beyaz yaka, kreatif yazarlık gibi birbirinden alakasız şeylerle uğraştığından çoklu meslek bozukluğu gösterdiği söylenebilir. Hayatında değişmeyen şeyler; Parliament Sinema Klubünün kendisine musallat ettiği film sevdası, okumak, yazmak, dere-tepe seyahat ve ilk tutkusu basketbol. Lise döneminden bu yana çeşitli mecralarda kısa film, reklam, animasyon senaryoları, blog ve dergi yazıları gibi çalışmaları bulunuyor. Özetle esnaf ruhlu yazar adayı.