Çekmeceler (M. Caner Alper & Mehmet Binay – 2015)
Zihnimizin çekmecelerinden hangisi daha dolu, hangisi daha boş? Neye daha çok, neye daha az önem veriyoruz? Özgürlüğe önem veriyor muyuz mesela? Bu özgürlüğün kendi anlamıyla çelişen sınırları var mı? Kadınlar için ayrı özgürlük, erkekler için ayrı özgürlük mü? Bir kadın içinde doğduğu beden hakkında kendi kararını kendi veremez mi? Çekmeceler filminde işte bunlar birer birer masaya yatırılıyor. Ece Dizdar’ın cesur oyunculuğuyla, Taner Birsel’in, kızının cinselliğini sürekli kontrol eden baskıcı ötesi babayı canlandırmasıyla, anne ile üvey anneyi canlandıran Tilbe Saran ve Nilüfer Açıkalın’ın kendi hemcinslerinin arkasında durmaktansa erkekleri korumayı tercih eden rolleriyle, Çekmeceler, izlemesi zor ama mutlaka izlenmesi gereken bir film hâlini alıyor.
Toplumun ahlak anlayışının sınırlarını bize gösteren Çekmeceler, toplumun bireylerin cinsel özgürlüklere sahip olmasını istemeyip, cinsel istismara karşı çıkmamalarının yarattığı çelişkiyle gerçek ahlaksızlığın yerini tarif ediyor. Deniz’in (Ece Dizdar) namusuyla kelimenin tam anlamıyla kafayı bozan ailesinin, eş dost duymasın diye Deniz’e tecavüz edildiğini herkesten saklamaları, polise ifade vermekten bile kaçınmaları, ahlaki açıdan ne kadar bozulduğumuzun kanıtı. Deniz’in hastaneye kanlar içinde getirildiği andan itibaren zihnindeki çekmecelerin açılıp içindekilerin izleyiciye sunulduğu bu film, ahlaki düzenin çatlarını ve yarıklarını ortaya koyarak toplumsal gerçekleri ortaya çıkarıyor.
Tereddüt (Yeşim Ustaoğlu – 2016)
Aynı ülkede, hatta aynı şehirde, semtte yaşasak da hepimizin içinden geldiği ev, aile, mahalle, okul, çevre farklı. Gerçekten bu kadar farklı mıyız? Önünde sonunda kaderlerimiz kesişmiyor mu tüm kadınlarla? Kadınlığın doğası gereği değil bu durum, toplumun tarihi gereği. Bin yıl önce de neredeyse aynı sorunlarla yüzleşiyor olmamız, yerimizde saydığımızın göstergesi. Cebinizdeki para, evinizdeki kitaplar, diplomalarınız sizin kim olduğunuzu bazen hiç değiştirmeyebilir. Yalnızca diğer kadınlardan ve erkeklerden farklı olduğumuz konusunda kendimizi avutuyor da olabiliriz. Tıpkı Şehnaz (Funda Eryiğit) ve Elmas (Ecem Uzun) gibi. Elmas gibi, kendisinden iki kat yaşta bir adama satılabilirsiniz, ya da Şehnaz gibi kendi seçtiğiniz adamın sizi hapsetmek istediği hayatı görebilirsiniz. Hangisinin daha ağır hangisinin daha hafif koşullarda olduğunun karşılaştırmasını da yapamazsınız. Çünkü her türlü durumda da bir kadın yaşamak istemediği şeylere maruz kalıyordur, özgürlüğü elinden alınıyordur. Bazen bu durumla Elmas gibi zorlu bir yoldan başa çıkmaya çalışırsınız, bazen de Şehnaz gibi arabaya atlayıp kaçabilirsiniz. Ama psikolojik yük ve toplumsal baskı tüm kadınlar için değişmez bir şekilde aynı çizgidedir.
Yeşim Ustaoğlu’nun bir kadının gözünden Türkiye’deki kadın sorunlarını karşılaştırma ve kesiştirme yoluyla izleyiciye sunduğu Tereddüt’te, kadınlar özgürlüklerini geri almak tereddüt etmiyor.
(Özlem Yenilmez)