Babamın Kanatları (2016) filminin ardından Kıvanç Sezer’in konut üçlemesinin ikinci filmi olan ve hem senaryosunu kaleme aldığı hem de yönetmenliğini üstlendiği Küçük Şeyler, bir beyaz yakalının işsiz kalınca yaşadığı ilk altı ayı konu ediniyor. Film, yaşadıkları ekonomik kriz ile çatırdamaya başlayan bir evliliğin üzerinden aslında kent sosyolojisine odaklanıyor. Kapital düzenin egemen olduğu plazalarda çalışan ve kapalı konut sitelere yerleşen modern kent insanının (Alican Yücesoy), kimlik olarak benimsediği statüsünü bir anda kaybedince yaşadığı işsizliği plaza dilinde “şirketin kendisine sunduğu yeni bir paket” olarak görüyor. Fakat hayatı iş bulmak, evlenmek, ev sahibi olmak ve çocuk yapmak gibi bir sırası varmışçasına yaşamak isteyen eşi (Başak Özcan), içinde oldukları bu ekonomik durumu daha gerçekçi bir gözle görebildiği için çift arasında anlaşmazlık başlıyor.
Karakterlerin girdikleri bunalımı ve yaşadıkları hem ruhsal hem de bedensel değişimleri ile izlediğimiz Küçük Şeyler; farklı kamera açıları, kurgusu ve absürt anlatımı ile kendi türünden ayrılmayı başarıyor.