Filmin açılış sahnesinde gözlerinden acı fışkıran bir kadının, terapist koltuğunda iken insanlardan uzaklaşmak istediğini duyarız. Sonraki sahnede adının Edee olduğunu öğrendiğimiz bu kadının kardeşine “Benim burada ne işim var.” dediğini işitiriz ve Edee’nin Kuzey Amerika’ya doğru gidişini izleriz. Edee belli ki yaşadığı bir trajedinin üstesinde gelememekte ve inzivaya çekilmek istemektedir. Bunun için ilk iş cep telefonundan kurtulur. Sahibinin bir buçuk yıl önce öldüğü eski ancak dağlar, ormanlar içinde en önemlisi insanlardan uzak bir kulübe kiralar. Kendine uzun süre yetecek kadar erzakla kulübeye kapanır ve tam bir iletişimsizlik istediği için aracının da tekrar şehre gönderilmesini ister. Edee artık doğada diğer hayvanlarla eşit koşullarda yapayalnız kalmıştır. Tek amacı belki de hayatta kalmaya çalışırken acısını biraz olsun hafifletebilmektir. Ancak kuzeye kış geldiğinde hayatta kalma becerilerinin çok da gelişmediğini fark eder, yiyecekleri tükenmiş, kendine yeni besinler bulma konusunda ise bilgisizdir. Üstelik ısınabilmek için ağaç bile kesememektedir ve bir gün açlık ve soğuğa daha fazla dayanamayarak ölüme yatar. İşte o anda bölgede avcılık yapan Miguel’in hayati müdahalesi ile karşılaşır. Miguel, Edee’nin ona yardım etmesini istemediğini söylemesine karşın Edee’ye hayatta kalma becerilerini öğretmeden onun hayatından çıkmayacağını söyler. Edee, Miguel’in gelişi ile hayata gerçek anlamda dönebilecek midir bilinmez ama Edee’nin macerası gerçekten izlenmeye değer, güzel bir film.
Land’i beIn Connect’te izleyebilirsiniz.