”Yasalar katilleri yani avcıları koruyor. Tarihte çok sayıda hayvanın duruşması görüldü ve o hayvanlar cezalandırıldı. Fakat, hayvanlara karşı işlenen suçlar yasal hâle getirildi.”
Yukarıdaki sözleri ve daha nicesini işiteceğimiz, Nobel ödüllü vejetaryen, feminist ve hayvan hakları aktivisti olan Polonyalı yazar Olga Tokarczuk’un romanından uyarlanan Pokot (2017), gerek hayvan hakları gerekse ataerkil toplumlar hakkında lafını sakınmayan, gerçekleri gün yüzüne çıkarmak için belki de elini taşın altına koymaktan imtina etmeyen ender filmlerden biridir. Prömiyerini yaptığı Uluslararası Berlin Film Festivali’nden aldığı jüri özel ödülü başta olmak üzere birçok ödülle başarısını taçlandıran Pokot, aynı zamanda yılın en çok tartışılan filmlerinden biri olmuştur.
Polonya-Çekya sınırındaki Klodzko Vadisi’nde geçen film, Janina Duszejko karakterinin omuzlarında yükselen ve kara film türünden beslenen bir yapıya sahiptir. Bölgedeki avcılıkla ve hayvanlara yapılan her türlü zulümle mücadele eden oldukça güçlü bir karakter olan Duszejko, adeta bir Don Kişot gibi erkin tüm yasalarına ve bölgenin patriarkal yapısına karşı savaş verir. Her ne kadar karakterin bu mücadelesinde kendine seçtiği yöntem nedeniyle bazı çevreler tarafından çokça eleştirilmiş olsa da türe önemli katkılar sunduğu yadsınamaz.
Tuba Büdüş