İngiliz yönetmen Andrea Arnold’un ilk uzun metrajlı filmi Red Road (2006), bütün zamanını ekran başında şehri gözlemleyerek geçiren bir kadının hikâyesini anlatıyor. Kate Dickie’nin canlandırdığı, kendisi de ekran başında gözlemlediği monoton sokak hikâyelerinden birini yaşayan Jackie karakteri, sonunda bu dipsiz bunalımda kendi hikâyesinin diğer başrol karakterine rastlıyor ve onun peşine düşüyor. Jackie’nin bu adımıyla durağan seyrinden sıyrılan film, neo-liberal zamanların yozlaşmış kent yaşantısı görüntüleriyle izleyiciyi nereye doğru olduğu muğlak bir kovalamacaya katıyor. Gizemle birlikte artan gerilimin yarattığı beklentiye yaraşır biçimde saplantılı bir intikamla zirvesine dokunan film, ansızın bilinmezlerini ortaya seriyor. Başta 2006 Cannes Film Festivali’nden aldığı Jüri Büyük Ödülü ve katıldığı diğer festivallerden kazandığı ödüllerle dikkat çeken Red Road, kapanışına kadar gizine sadık kalan ve ciddiyeti asla elden bırakmayan bir film olarak merak uyandırıyor.