Prömiyeri 2010 Zürih Film Festivali’nde gerçekleştirilen İsveç yapımı bu film, evvel zaman içinde birbirine yoldaş olan üç yalnız çobanın, eğlenmek için süpürge, saman ve paçavralardan hazırladıkları bir bebeğin şeytan tarafından ele geçirilerek canlanması sonrasında kendisine eziyet eden bu üç çobanı öldürerek intikam alması ve ortadan kaybolması efsanesine dayanmaktadır. 1975 yılında Alpler’de geçen filmde, kendi içine kapanmış bir köy ve yaşayanlarıyla birlikte dağda çiftlikte yaşayan bir avcı, yetim beslemesi ve yanlarında gönüllü bulunan şehirli bir asistanın yaşamları üzerinden paralel bir seyir sağlanmaktadır. Köyün kilisesindeki zangocun, çan kulesine kendini asarak intihar etmesi ile başlayan gizem genç adamın defnedilmesi sırasında ortaya çıkan dilsiz ve vahşi bir kadının varlığı ile devam eder. Köydeki ölümlerden bu kadını sorumlu tutan köy halkının bağnaz düşünceleri ve batıl inançlarından bu yabancıyı korumaya çalışan polis memuru, araştırmaları sırasında köyün pek çok karanlık sırrını da keşfedecektir. Bunun yanı sıra yukarıda özetlenmiş olan tüm bu eylemlerin filmin çok uzun bir flashback parçası olduğunu da belirtmeliyim.