Pina Bausch, 1972 yılında girdiği Wuppertal Opera Ballet’de uzun yıllar sürdürdüğü sanat yönetmenliği ve koreograflık sürecinde kullandığı mekan, kostüm, dekor ve sıra dışı dansçıları ile özgün bir repertuar geliştirerek çalışmalarıyla hayranlık kazanmış Alman dans tiyatrosu akımının öncülerindendir. Tanztheater Wuppertal Pina Bausch topluluğu ile birlikte genellikle bireyler ve cinsiyetler arasındaki iletişim eksikliği ya da empati yoksunluğuna odaklandıkları performansları ile dünya çapında saygın bir üne sahip olan Pina, Wim Wenders’ın bu eşsiz sanatı ölümsüzleştirmek isteğindeki ısrarı üzerine bir belgesel çalışmasına destek olmaya ikna olur. Fakat sanatçının 2009 yılında hayata veda etmesiyle çalışma askıda kalır. Söz konusu belgesel tadındaki görsel şöleni tamamlama konusunda kararsız kalan Wim Wenders elindeki tüm kaynakları ve imkanları kullanarak Pina’ya saygı duruşu olarak çalışmasını tamamlamayı başarır. Üç boyutlu olarak çekilen bu uzun metrajlı dans filmi, dünyaca ünlü koreografların sahneye koyduğu “Cafe Müller”, “Le Sacre du Printemps”, “Vollmond” ve “Kontakthof” gibi eserlerinden parçalar ile birlikte çalıştığı dansçıların duygu paylaşımlarından oluşuyor. Film Avrupa Film Akademisi’nin 2500 üyesinin kararıyla 24. Avrupa Film Ödülleri’nde “En İyi Belgesel” kategorisinde ödül kazanmış, ülkemizde de 2011 İKSV Film Festivali’nde yarışma dışı olarak gösterilmiştir.