Ağır bir hastalıkla cebelleşen annelerinin sağlığının daha kötüye gitmesini önlemek adına Ingemar ve ağabeyi bir süreliğine evden uzaklaştırılıp akrabalarının yanına yollanır. Ingemar, dayısının yanına, küçük bir kasabaya giderken, aramış olduğu huzuru, orada bulabileceğinin farkında değildir. Şen bir çift olan dayısı ve yengesi, birlikte futbol ve boks maçları yapmış oldukları bir grup arkadaşı, futbol oynamak adına göğüslerinin büyümesinden şikayetçi olan ve Ingemar’a aşık olan Saga ile fettan güzel Berit, Ingemar’a geride bıraktıklarını, en çok da köpeği Sickan’ı unutturur. Ergenlik döneminde ölüm, dostluk, sanat gibi kavramlara yeni anlamların yüklendiğini öğrenen Ingemar’ın hikayesi, hepimizin az çok tanıklık etmiş olduğu hayattan bir kesit.