İki usta İsim, Torino’nun Stella della Mole Ödülü’nü birbirlerine sunarak açılışa damga vurdu.
Torino Film Festivali’nin açılış töreni, sinema dünyasının iki büyük ustası Spike Lee ve Antonio Banderas arasındaki samimi bağın sahneye yansıdığı unutulmaz bir anla başladı. Tören sırasında ikili, birbirlerinin önünde diz çökerek karşılıklı olarak yaşam boyu başarı ödüllerini sundu. Bu jest, geceye hem zarafet hem de dostluk atmosferi kattı.
Amerikalı usta yönetmen Spike Lee ve İspanyol sinemasının efsane oyuncusu Antonio Banderas, festivalin en prestijli ödüllerinden olan Stella della Mole’ye layık görülen 12 isim arasında yer aldı. Bu ödül, Torino’nun ikonik Ulusal Sinema Müzesi’nin tepesindeki 12 uçlu yıldızdan ilham alınarak tasarlanıyor ve festivalin yaratıcı ruhunu temsil ediyor.
Ödüllendirilenler arasında ayrıca yönetmenler Claude Lelouch ve Alexander Sokurov ile oyuncular Jacqueline Bisset, Daniel Brühl ve Hanna Schygulla gibi sinemanın önemli isimleri de bulunuyordu. Törenin ardından festival, David Freyne’in Eternity filminin gösterimiyle resmi olarak açıldı.
Konuşmasında tiyatroya olan bağlılığını dile getiren Antonio Banderas, İtalyanca yaptığı konuşmada sahneye dönüşün kendisi için ne kadar anlamlı olduğunu vurguladı. “Oyunculuk beni ben yapan şeydir,” diyen Banderas, kariyerinin tiyatroda başladığını hatırlatarak şunları ekledi:
“Elbette film yapmaya devam ediyorum, ancak tiyatro hâlâ benim evim. Bugün yapay zekâyla kuşatılmış bir dünyada yaşıyoruz; ancak tiyatro bize doğal zekâyı hatırlatıyor.”
Öte yandan Spike Lee, kendi oyunculuk geçmişine daha esprili bir yaklaşım sergiledi. İlk uzun metrajı She’s Gotta Have It’te rol almasının tamamen bütçe yetersizliğinden kaynaklandığını söyleyerek salonda kahkaha yarattı. “O filmde oynamamın tek sebebi kimseye para veremeyecek olmamdı,” dedi. Ardından günümüz imkânlarına gönderme yaparak, “Artık bütçem var,” diyerek sözlerini tamamladı.
Festival, Geçmişle Geleceği Buluşturmayı Amaçlayan Zengin Bir Program Sunuyor
Torino Film Festivali, bu yılki programıyla sadece ustaları onurlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda genç sinemacılarla deneyimli sanatçıları bir araya getirmeyi hedefliyor. Festivalin sanat direktörü Giulio Base, yaptığı açıklamada amaçlarının kuşaklar arasında köprü kurmak olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
“Torino’nun yeni seslerin keşfedildiği, ustaların yeniden hatırlandığı ve sinemaya yeniden âşık olunan bir yer olmasını istiyorum. Hiçbir dikkat dağıtıcı olmadan, sadece perdenin ortak ışığını paylaşarak.”
Bu misyon doğrultusunda festival, açılış gecesini Amerikalı sinema ikonuna özel bir müzikal saygı duruşuyla renklendirdi. Bu yıl 24 yapımdan oluşan geniş bir kariyer retrospektifiyle anılan Paul Newman, festivalin ilk akşamında 70’ten fazla genç sanatçının sahne aldığı özel bir performansla onurlandırıldı. Koro, Butch Cassidy and the Sundance Kid filminden Raindrops Keep Fallin’ on My Head şarkısını seslendirirken, perdede Newman’ın en unutulmaz rollerinden oluşan bir slayt gösterisi yer aldı. Gösteri, Clea Newman’ın duygusal video mesajıyla tamamlandı.
Bu yıl 43’üncü kez düzenlenen festival, 21–29 Kasım tarihleri arasında 104 uzun metraj film ve 16 kısa film gösterecek. Programda 23 dünya prömiyeri, 11 uluslararası prömiyer ve çok sayıda bölgesel ilk gösterim bulunuyor. Festivale özel katılımcılar arasında Jason Biggs, Dominique Sanda, James Franco, Dolph Lundgren, Vanessa Redgrave, Terry Gilliam, Mascha Schilinski, Juliette Binoche ve Alejandro Amenábar gibi dikkat çekici isimler yer alıyor.
Torino Film Festivali’nin bu yılki açılışı, hem sinema tarihine adını yazdırmış ustaları hem de geleceğin yaratıcılarını aynı çatı altında buluşturarak sinemanın sanatsal mirasını güçlü bir şekilde kutluyor.


























