Reha Erdem’e saygıyla…
Benim adım Ömer. Bu köyde yaşıyorum. Bir kardeşim Ali, bir anam, bir de babam var. Babam köyün imamıdır, günde beş vakit ezan okur. Çok hasta olduğu zamanlarda ezanı babamın yerine Zekeriya amca okur: Yakup’un babası. Yakup benim kankardeşim. En çok tepedeki taşlığa çıkıp oturmayı severiz Yakup’la. Bazen babasından gizli aldığı sigaraları içeriz. Sigara içmeyi sevmiyorum, boğazımı yakıyor. Ama büyükler böyle içiyorlar sigarayı. Bu yüzden hoşuma gidiyor. Köyümüz çok güzeldir. Bir görseniz, burada yaşamak istersiniz. Dereler, kırlar, ağaçlar… Deniz de görünür bizim tepeden. Taşların üstüne oturdunuz mu, hiçbir şey düşünmeye fırsat kalmaz. Fotoğrafçılar gelir bazen, fotoğraf çekerler. Bizi de çekerler. Ne güzel yer, derler bizim köy için. Bilmezler… Burası dışarıdan bakınca bir durgun sudur. İçerideyse dalgalar devirir geçer her günü.
Zaman yavaş akar bizim köyde. Gün yirmi dört saat diyorlar ya, burada daha uzun. Geçmek bilmez bazen saatler, yolda bir köşeye oturur beklersin… Köy kahvesinin duvarında boy boy takvimler var. Takvim bize zamanı gösterir. Bir yıl 365 gün 6 saattir. Dört yılda bir Şubat ayı 29 gün olur. Öğretmen anlattı okulda. Sırayla kitaptan okuyorduk hepimiz. Müzeyyen de okuyordu ama sonra durdu. Gözünü morartmış babası yine akşam. Yakup’un babası da dövüyor Yakup’u. Ben bir kere Ali’ye taş attım diye… Neyse…
Kardeşim Ali çok akıllıdır. Her şeyi bilir. Annem de babam da çok severler Ali’yi. Ben… Ben Yakup’la gezinmeyi severim. Tepede eşekler tepişir bazen, güleriz. Çiftleşiyorlarmış. Bizim annelerimiz babalarımız da yapıyor, diyor Yıldız. Yıldız Yakup’un amcasının kızı. Görmüş annesiyle babasını. Herkes büyüyünce yapıyormuş, annemle babam bile… Ben görmedim, görmek istemem. Yapmayacağım, çok iğrenç!
Benim adım Ömer. Bu köyde yaşıyorum. Babam köyün imamıdır. Babamı öldürmek istiyorum!
Yakup’un dedesi Zekeriya amcaya çok kızdı geçende. Yakup babasına çok üzüldü. Benim de oğlum olsa üzülür müydü bana? Ben babama üzülmüyorum. Ezan okumayı babamdan öğrendim ben. Ama yine de o hastalanınca ben okumam ezanı. Zekeriya amca okur, Yakup’un babası… Öğretmeni camdan dikizlerken yakalamış Yakup babasını. Yakup’un anası gebe. Eli kulağında, doğuracak. Yakup ağabey olacak, büyüyecek. Buralarda çocuklar büyür. Kızlar anası, oğlanlar babası gibi olur. Çocukluk unutulur. Ben de büyüyeceğim, Yakup da, Yıldız da. Bilmem, belki de ona üzüldü Yakup…
Benim adım Ömer. Yıldız, Yakup ve ben bizim taşta oturuyoruz şimdi. Karşımızda deniz, ama çok uzak bizden. Yıldız’ın babası çok seviyor Yıldız’ı. Kızımı kimselere değişmem, diyor. Yıldız çok gezer bizim gibi. Ama o kız: evde oturmalı, kardeşine bakmalı. Yakup kızıyor bazen Yıldız’a, erkek gibi olma, diyor. Ben Ali’ye kızmıyorum hiç. Annem de kızmaz ona, babam da… Bana kızarlar bazen, bir işi yapmadığımda…
Gece karanlığında, sabah ayazında yol yürürsün buralarda. Bazen yol çok uzun olur. Bazen hava çok sıcak, ya da soğuk… Nasırlı ellerle çalı çırpı toplarsın ısınmak için. Ne iş varsa onu yaparsın. Hayal kurmazsın. İstemezsin hayal kurmak. Belki rüya görürsün bazen. Yakup öğretmenle evlendiğini görmüş rüyasında. Ben babamın öldüğünü gördüm. Babam bu köyün imamıdır. Günde beş vakit ezan okur. Ben ezan okumasını babamdan öğrendim.
Çoban bir çakı getirecek bana. Para verdim. Kendime düdük yapacağımı sanıyor o çakıyla. Öyle sansın. Benim sonumu değiştirecek mi, babam gibi olmamamı sağlayacak mı onu öldürmek, bilmem. Yapacağım yine de. Yapacağım…
Yatsı vakti… Zamansız köyümün dar sokaklarına karanlık hakim şimdi. Dünya kendi etrafında bir tur dönüşünü tamamladı. Kapalı avlu kapılarının arkasında başka başka hayatlar, başka başka dertler var. Bir gün geçip gitti. Köyde değişen tek şey yok. Babam olsa da, olmasa da birileri okuyor ezanı. Biz olsak da, olmasak da dönüyor işte dünya. Ben olsam da, olmasam da geçiyor zaman. Ben olsam ne, olmasam ne? Büyüsem, büyümesem…
Benim adım Ömer. Bu köyde yaşıyorum. Yalnız başıma hayatla savaşıyorum. Gelecekten umutlu değilim, babam gibi olacağım. Büyümek istemekle büyümekten korkmak arasında, yine de çaresizce yeniliyorum büyümeye.
Benim adım Ömer. Büyüyorum öle öle…